Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6289 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14630 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.02.2015 tarih ve 2014/387-2015/70 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.06.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ve davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin dava dışı ... İnşaat Ltd. Şti. vasıtası ile Almanya'dan Afganistan'a sevki gereken muhtelif ekipman ve yüklerin Kazakistan üzerinden Afganistan'a nakliyesi işini üstlendiğini, üstlendiği bu yükümlülüğü müvekkili ile yaptığı 09.06.2010 tarihli sözleşme ile müvekkiline devrettiğini, müvekkilinin bu sözleşmeye göre taşıma edimlerini yerine getirdiğini, müvekkilinin toplam hak ettiği alacağının 1.512.042 USD olduğunu, buna mukabil davalının 23.12.2010 tarihine kadar 1.359.604 USD ödendiğini, halen 152.438 USD borcunun bulunduğunu, davalının herhangi bir ödeme yapmaması üzerine 159.111,40 USD miktarlı icra takibi başlatıldığını, icra takibine davalının haksız olarak itirazda bulunduğunu ve takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davalı şirketin sözleşmede davacı şirket ile 130 aracın nihai varış yerine ulaştırılması konusunda anlaştıklarını, davacı şirketin ise hiçbir gerekçe göstermeksizin 90 günden daha fazla süre içinde sadece 5 aracın nihai varış yerine teslim edebildiğini, davacı şirketin edimlerini yerine getirmediğini bu nedenle de müvekkilinin ticari itibarının telafisi imkansız şekilde zarara uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, fatura tanziminin tek başına alacağın varlığını ve taşıma işinin yapıldığını ispata yeterli olmadığı, davacı tarafın iddia ettiği taşıma işlerini ayrıca ispat külfeti altında bulunduğu, dava dosyasında bu yönde herhangi bir delil bulunmadığı, davalıya gönderilen ihtarnamede belirtilen taşıma hizmetlerinin tutarı ile davalının ödediği belirtilen tutarlara dikkat edildiğinde davalının davacıya borçlu olmadığı, dosyaya sunulan faturalar ve cari hesap özetleri birbirini teyit etmediği, davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu 18 adet faturadan toplam tutarı 1.130.523 USD olan 8 adedi davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olup, toplam tutarın 382.569 USD olan 10 adedi kayıtlı olmadığı, davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve toplam tutarı 382.569 USD olan 10 adet faturanın davalı tarafa tebliğ edildiğine dair dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı gibi söz konusu faturalar içeriği hizmetin davalıya verildiğine dair dosyaya herhangi bir CMR belgesi, ordino veya bazı faturalar içeriğinde görülen gecikme bedellerinin davacı tarafından ödendiğine dair dosyaya başka bir delil sunulmadığı, davalı taraf tüm faturalara konu her bir taşımanın yapıldığı konusunda bir ikrar ya da kabul içinde de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, davacı vekili, davalı ile aralarında bir taşıma sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye uygun olarak taşımanın gerçekleştiğini, hatta davalının taşıma ücretinin büyük bir kısmını ödediğini, bakiye taşıma ücretinin ödenmediğini ileri sürmüş, mahkemece de davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, davacının bu iddia ile açtığı davaya davalı tarafından verilen cevaba göre, taraflar arasında bir taşıma sözleşmesinin bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Hatta yine davalının savunmasına göre, davacının bu sözleşmeye göre üstlendiği taşıma işini yerine getirdiği de anlaşılmaktadır. Davalı savunmasında gecikme nedeniyle borcunun bulunmadığını da savunmuş ise de, bu savunmaya yönelik bir takas mahsup talebi bulunmamaktadır.Bu hale göre mahkemece, taraflar arasında yapılan ve belirli bir miktar taşıma yapılması edimini içeren taşıma sözleşmesi uyarınca davacının üzerine düşen yükümlülüğünü yani sözleşme ile belirli olan tüm taşıma işini yerine getirdiği kabul edilerek, davacının bu sözleşme ilişkisine dayalı bir alacağının kalıp kalmadığının tespiti gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.