MAHKEMESİ : VAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/06/2013NUMARASI : 2012/290-2013/262Taraflar arasında görülen davada Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.06.2013 tarih ve 2012/290-2013/262 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 11.11.2011 tarihinde Van/İstanbul arası davalıya ait uçakla seyahat ettiğini, uçuş sonrası bagajının kaybedildiğini, kendilerine 694 TL ödeme teklif edildiğini, bagajlarında davacı ve ailesine ait giysilerin bulunduğunu, olay nedeniyle üzüntüye kapıldıklarını ileri sürerek, 2.450 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, olaya Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun uygulanacağını, 124. maddesi delaletiyle sorumluluklarının Varşova Konvansiyonu'nun 22. maddesi uyarınca sınırlı bulunduğunu, davacının gerçek zararı talep edebileceğini, manevi tazmiat şartlarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının 6762 Sayılı TTK'nın 781. maddesi uyarınca bagaj kaybından sorumlu olduğu, Varşova Konvansiyonu'na göre zarar taşıyıcının veya adamlarının ağır kusurundan kaynaklanmışsa sınırlamaların uygulanamayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 2.450 TL maddi ve 2.500 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, hava yolu ile taşınması üstlenilen bağajın kaybından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davalının bagaj kaybından sorumlu olduğu, Varşova Konvansiyonuna göre zarar taşıyıcının veya adamlarının ağır kusurundan kaynaklanmışssa sınırlamanın uygulanamayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu olayda, taşıma 11.11.2011 tarihinde yapılmış olup, 2920 Sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun 106 ve 124. maddeleri delaletiyle 26.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 1999 Tarihli Montreal Sözleşmesi uygulanacağı tartışmasızdır. Anılan sözleşmenin 22/2. maddesine göre, bagaj taşımacılığında, kontrol edilmiş bağajın taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda yolcu bagajın ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcının bagajın tahrip olması ya da bagaja hasar gelmesi halinde her yolcu için sorumluluğu 1.000 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır. (anılan miktar 20.12.2009 tarihinden itibaren 1.131 Özel Çekme Hakkı olarak uygulanacaktır). Yine sözleşmenin 22/5. maddesinde hasarın, taşıyıcının çalışanının hasar vermek niyetiyle ya da hasarın muhtemelen oluşacağı bilinerek dikkatsizce yaptığı bir fiili veya ihmali neticesinde oluştuğu ispatlanırsa bu maddenin 1 ve 2. paragrafındaki koşulların geçerli olmayacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı taraf içinde giysi bulunan bagajın kaybolduğunu ileri sürerek, giysi bedeli üzerinden 2.450 TL maddi tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece herhangi bir gerçek zarar hesabı yapılmadan, davalının ağır kusurunun da olduğundan hareketle maddi tazminat isteminin tamamına hükmedilmiştir. Oysa, davalının hangi eylemi nedeniyle ağır kusurlu olduğu tartışılmadan hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, öncelikle davacının gerçek zararı belirlenmeli, sonradan 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi'nin 22/2. maddesi uyarınca belirlenen bu miktarın sorumluluk sınırının üstünde kalıp kalmadığı tespit edilmeli, buna göre davalının sorumlu olduğu tazminat miktarına hükmedilmelidir. 2- Öte yandan, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 49. maddesinde gösterilen koşulların somut olayda oluştuğundan söz edilemez. Her sözleşmeye aykırılık tek başına manevi tazminatı gerektirmez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için aynı zamanda kişilik haklarına yönelik bir saldırının da mevcudiyeti gerekir. Somut olayda, sadece bagajın kaybı nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği sonucuna varılamaz. Bu itibarla davacının manevi tazminat isteminin reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.