MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/09/2014 tarih ve 2013/376-2014/268 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 31/05/2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, dava dışı ...'nin keşidecisi olduğu, 30.000 USD bedelli, 23.09.2008 keşide tarihli davalı bankaya ait çekin, müvekkilinin ... Şubesi'ne ciranta .... tarafından devir ve ciro edildiğini, 24.09.2009 tarihinde bankaya takas için ibraz ettiklerinde çekin lehtarının serbest bölgede bulunduğu, burada yapılan ithalat bedeli için çek düzenlenemeyeceği belirtilerek ödeme yapılmadığını, ibraz tarihi itibariyle çekin karşılığının bulunduğunu, keşideci ve cirantalar hakkında icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine mahkemece çeke karşılıksız şerhi düşülmediği, kambiyo vasfında olmadığı gerekçesiyle takibin iptal edildiğini, çekin cirantasının serbest bölgede olmasının çekin muhataba ibrazını engellemeyeceğini, bankanın yaptığı işlemin hukuki dayanağı bulunmadığını, aksi düşünülse bile iyiniyetli hamil tarafından ibraz edilen ve yasal unsurları tam olan çekin karşılığı varsa ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, 30.000 USD'nın tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davada zamanaşımı süresinin dolduğunu, zarar ve ziyanın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde davanın açılması gerektiğini, bankanın yasal mevzuat çerçevesinde işlem yaptığını, serbest bölgelerden ülkeye mal girişlerinin ithalat olarak kabul edildiğini, Hazine Müşteşarlığı Genelgesine göre bankalarca ithalat bedelinin ödenmesi için çek düzenlenemeyeceğini, dava konusu çekin serbest bölgeden yapılan ithalat karşılığı düzenlendiğinin öğrenilmesi üzerine işlem yapılmadan iade edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, 6762 Sayılı TTK'nun 737. maddesine göre defilerin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, davalı bankanın inceleme yükümlülüğünün kapsamı dışında kalan nedenlerle ödemekten imtina etmesinin hukuki dayanağı bulunmadığı, bankadan zararın tahsili için tüm hukuki yolların tüketilmesi gerektiği, icra mahkemesi kararının 04.07.2012 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın ise 04.07.2013 tarihinde açıldığı, davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 30.000 USD'nın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Davacı vekili, davalının muhatabı olduğu çekin takas için ibraz edildiğini, davalının çekin lehtarının serbest bölgede bulunduğu, burada yapılan ithalat bedeli için çek düzenlenemeyeceğini belirterek ödeme yapmadığını, keşideci ve cirantalar hakkında yaptıkları kambiyoya mahsus icra takibinin iptal edildiğini ileri sürerek işbu davayı açmış olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, Dairemizin yerleşik uygulamaları gereğince (Bkz. 28.05.2012 gün ve 2011/3075-2012/9110 E. K. Sayılı ilamı) davalı Banka'ya başvurulabilmesi için öncelikle davacının zararının gerçekleşmesi gerekir. Bir başka deyişle keşideci, lehtar ve cirantalar hakkında tüm hukuki yollara başvurulmasına rağmen alacağın tahsil edilememesi gerekir. Somut olayda ise davacı tarafın keşideci ve cirantalar hakkında yaptığı kambiyoya mahsus icra takibi çekin yasal süresinde bankaya ibraz edilmediği, karşılıksız şerhi verilmediği, çekin kambiyo vasfında olmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş ise de, kambiyoya mahsus icra takibinin sonuçsuz kalması durumu tek başına tüm hukuki yolların tüketildiği anlamına gelmez.Bu itibarla, keşideci, lehtar ve ciranta yönünden tüm hukuki yollar tüketilmeden, davanın erken açıldığı nazara alınmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.