Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 598 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15585 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada.... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/07/2014 tarih ve 2014/444-2014/447 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi...... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin.... nezdinde tescilli ".... ve “.....” markalarının sahibi olduğunu, davalı şirketin müvekkiline ait markayı birebir kullandığı ve bu durumun 556 sayılı KHK anlamında marka haklarına tecavüz oluşturduğunu ileri sürerek, davalının tecavüzünün durdurulması ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı adına tescilli “.... markasının 28.12.2004 tarihli inhisari marka lisans sözleşmesi ile 5 yıl süre ile kullanımının dava dışı Satrüm ....'ne devredildiği, bu sözleşmenin feshi ile ilgili herhangi bir kayıt veya belgenin dosyaya sunulmadığı, bu durumda inhisari marka lisans sözleşmesi gereğince dava açma hakkının inhisari olarak markayı devralan bu şirkete ait olduğu, marka hakkı sahibinin sözleşmede açıkça aksi belirtilmediği için 556 Sayılı KHK'nın 21/3. maddesi uyarınca markayı kullanamayacağından aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve maddi, manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, inhisari marka lisans sözleşmesi ile kullanımı dava dışı şirkete devredilen markaya tecavüz dolayısıyla dava açma hakkının marka hakkı sahibi davacıya değil, inhisari lisans sahibine ait olduğu, marka sahibi davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. 556 Sayılı KHK'nın 21. maddesinde, inhisari lisans söz konusu olduğu zaman, lisans veren hakkını açıkça saklı tutmadıkça kendisi markayı kullanamayacağı, aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa lisans hakkını alan kişi, markanın koruma süresinde markanın kullanılmasına ilişkin her türlü tasarrufta bulunabileceği ve aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, inhisari lisansa sahip olan kişinin, üçüncü bir kişi tarafından marka sahibinin markadan doğan haklarına tecavüz edilmesi durumunda, marka sahibinin bu KHK. uyarınca açabileceği davaları kendi adına açabileceği hüküm altına alınmıştır.Anılan yasal düzenleme uyarınca somut olaya bakıldığında, davacı marka sahibinin, kullanım hakkını inhisari lisans sözleşmesi ile dava dışı .......'ne devrettiği ... nezdinde tescilli markasına davalı tarafından vaki tecavüzün tespiti ve durdurulması ile tazminat istemli olarak davacı marka sahibi tarafından dava açıldığı anlaşılmaktadır.Her ne kadar mahkemece davacı marka sahibinin aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar tesis edilmiş ise de; 556 sayılı KHK'nın 21. maddesi uyarınca marka sahibinin, markasını değil, markasının kullanım hakkını lisans alana devrettiği, dolayısıyla marka sahibinin markadan doğan haklarına tecavüz edilmesi durumunda, inhisari lisans sahibinin, marka sahibinin 556 sayılı KHK uyarınca açabileceği davaları kendi adına açabileceği ancak bu yöndeki davaları marka hakkı sahibinin de açabileceğinin kabulü gerekmektedir. İnhisari lisans alana kendi adına dava açma hakkının tanınması, marka üzerindeki mutlak hakkın sahibi olan davacının dava haklarını bertaraf eder nitelikte değildir.Bu itibarla, anılan hususlar gözetilerek davacının işbu davada aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü ile davanın esastan incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksinin kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.