Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5950 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5988 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/03/2016 tarih ve 2015/290-2016/168 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin ...'nin ortağı ve yetkilisi olduğunu, şirketin Ağustos/1998 yılından beri vergi mükellefiyetinin bulunduğunu ve bu mükellefiyetinin devam ettiğini, fakat şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7 inci maddesine istinaden 07.07.2014 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 12.02.2015 tarihli yazısı ile resen terkin edildiğinin öğrenildiğini, şirketin tasfiye işlerinin henüz tamamlanmadığını, şirketin üzerine kayıtlı gayrimenkul bulunduğunu, tasfiye işlemlerinin başlatılıp tamamlanabilmesi için önce sermaye artırımına gidilmesi gerektiğini, ancak terkinden ötürü herhangi bir işlem yapılamadığını, müvekkilinin mağdur durumda olduğunu, tüzel kişiliğin sona erdirilmesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiğini iddia ederek, müvekkilinin yetkilisi olduğu ...'nin tasfiye işlemlerinin tamamlanabilmesi için ihya yolu ile sicile tekrar kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, TTK geçici 7. maddesinin 4/b. bendi uyarınca sermaye artırımında bulunmayan şirketlerin geçici 7. maddeye tabi olduğu, anılan maddenin 4 bendinin a fıkrası uyarınca, sicil müdürlüğü şirkete bir ihtar yollayacağı, bu ihtarın Ticaret Sicil Gazetesi'nde ayrıca ilan edileceği, ihtarın tebliğ edilmediği durumlarda, ilan tarihinden itibaren 30.günün sonunda tebligat yapılmış sayılacağı, 4/c bendine göre bu durumları tespit edilen şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteği bulunması halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmeleri ihtar edileceği, aynı maddenin 11.bendi uyarınca, süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden resen silineceği, şirketin TTK geçici 7.maddesi kapsamında kaldığının belirlenmesi üzerine, 2 aylık süre içinde münfesih olma sebebinin ortadan kaldırılması, yani genel kurulun yapılması için ihtarname gönderildiği, ihtarın 16.07.2014 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlandığının bildirildiği, yapılan işlemin doğru olduğu, ihya için haklı bir sebep ileri sürülmediği, davacının ihya talebini herhangi bir somut tasfiye işlemi için istemediği, yasanın münfesih saydığı bir şirketin haklı sebep bulunmadan mahkemece tekrar ticaret hayatına kazandırılmasının hukuken mümkün olmadığı, sermayenin yasal sınıra yükseltilmesinin geçici 7/15 maddesinde sözü edilen ihya davası için haklı sebep oluşturmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü'nce resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak; geçici 7. maddenin 15. bendinin son cümlesinde "Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda; ihyası istenilen şirketin 07.07.2014 tarihinde sicilden terkin edildiği, davanın yasada belirtilen beş yıllık süre içerisinde açıldığı, davacının terkin öncesinde ihyası istenilen şirketi temsile yetkili kişi olması nedeniyle davada taraf ehliyetinin bulunduğu hususları sabittir. Dosya kapsamında davacı delilleri arasında yer alan tapu kaydından dava dışı şirket adına kayıtlı ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 156 ada ve 34 parselde kaim 660 metre kare yüz ölçümlü, kargir apartman vasfında taşınmaz bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece; geçici 7. madde uyarınca öngörülen yasal işlemlerin yapıldığı ve geçici 7. maddenin 15. bendi uyarınca haklı sebep bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmişse de, bu işlemlerin usulüne uygun yapılması durumunda dahi tasfiyesiz terkin edilen şirket adına kayıtlı taşınmaz nedeniyle 15. bendin son cümlesi uyarınca davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğundan, gayrimenkulün tasfiyesi hususunun haklı sebep teşkil edip etmediği tartışılıp değerlendirilmeden yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.