Taraflar arasında görülen davada (Iğdır Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 13.5.2003 tarih ve 2000/275-2003/264 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkiline ait dorsenin davalı nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı olduğunu, teminat kapsamında tamir için bırakıldığı yerden çalındığını, sigorta tazminatının ödenmediğini iddia ederek, 10.000.000.000.-TL.nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıya ait çekicinin sigortalandığını, teminat kapsamına alınan dorsenin çalınan dorse olup olmadığının belli olmadığını, çekici ile birlikte rizikonun gerçekleşmesi halinde teminat verildiğini savunmuş, daha sonra savunmasını ıslah ederek, primin ilk taksidinin ödenmeden rizikonun gerçekleştiğini, sorumluluklarının başlamadığını bildirerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, sigorta poliçesinin 30.12.1999 tarihinde düzenlendiği, dava konusu dorsenin 2.1.2000 tarihinde çalındığı, primin peşinatının 12.1.2000 tarihinde ödendiği, davalının sorumluluğunun başlamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Kural olarak Sigorta Hukukunda sigorta akdinin meydana gelmiş olması, sigortacının sorumluluğunun başlamış olmasını gerektirmez. TTK.nun 1279. maddesi hükmüne göre, riziko, genel olarak sigorta sözleşmesinin vücut bulması ve yine aynı yasanın 1295. maddesi uyarınca, sigortacının sorumluluğunun başlamasından sonra oluşması halinde sigorta teminatı içerisinde kabul edilir. Sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için de, TTK.nun 1282 ve 1295. maddeleri hükümleri uyarınca primin tamamının veya ilk taksitinin ödenmiş olması zorunludur. TTK.nun 1295. maddesi emredici nitelikte bir düzenleme olmasına rağmen, aynı yasanın 1264/4 ncü maddesi hükmü uyarınca, sigorta ettiren yararına aksine düzenleme yapmak mümkündür. Somut olayda, mahkemece, rizikonun, sigorta priminin peşinatının ödenmesinden önce meydana geldiği, davalının sorumluluğunun başlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasındaki sigorta poliçesinin özel şartları değerlendirilmeden hüküm kurulmuştur. Zira, poliçe, 30.12.1999 tarihinde tanzim edilmiştir. Bu tarih, aynı zamanda sigorta başlangıç tarihi olarak kararlaştırılmıştır. Dorsenin çalınması ise, 2.1.2000 tarihinde vuku bulmuştur. Prim ödenmesine ilişkin özel şartlarda, sigorta teminatının başlangıç tarihinin poliçenin üzerindeki belirtilmiş olan başlangıç tarihi olduğu, sigorta prim peşinatının veya primin ilk taksitinin, poliçenin başlangıç tarihini, taksitlerin de vadelerini takip eden 15 gün içine ödenmesi gerekeceği, 15 günlük sürede ödeme yapılmadığı takdirde sorumluluğun duracağı hükme bağlanmıştır. Sigorta prim peşinatı da 15 günlük süre dolmadan 12.1.2000 tarihinde ödenmiştir. Esasen, davalı sigorta şirketi de sigorta beledini ödememe konusundaki gerekçesini prim ödenmemesine değil, teminat kapsamına dayandırmış, ancak bilirkişi raporundan sonra buna yönelik bu savunmaya yönelmiştir. O halde, mahkemece poliçe özel koşulları ve TTK.nun 1294/4 ncü maddesi hükmü değerlendirilmeden, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. Sonuç : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davacı yararına (BOZULMASINA) (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.5.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.