Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5871 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11052 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/04/2015 tarih ve 2014/689-2015/387 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ...tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; davalının müvekkili şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu dönemde dava dışı ...'dan şirket adına çek karnesi aldığını, davalının şirketteki tüm payını devrettiğini ve müdürlük görevinin sona erdiğini, buna rağmen çek karnesini şirkete iade etmediğini ileri sürerek mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan çek karnesinin iadesine, iadesi mümkün olmayacak şekilde davalı tarafından zayi edilmiş ise bu hususun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; müvekkilinin çek defterini davacı şirkete bıraktığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin eski müdürü olan davalının görev yaptığı dönemde 22/04/2013 tarihinde dava konusu çek karnesini teslim aldığı, şirket defterlerinde bahsi geçen çek yapraklarının kullanıldığına ve iade edildiğine dair bir kayıt olmadığı, basiretli bir yönetici olarak bu çek yapraklarını davacı şirkete teslim ettiğine dair yazılı ve geçerli bir belge de sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı şirkete ait 25 yapraktan oluşan çek karnesinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, limited şirket eski yöneticisi davalıda bulunduğu iddia edilen çek karnesinin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı, yargılamanın her aşamasında çek karnesinin kendisinde olmadığını ve davacı şirkete iade ettiğini savunmuştur. Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlığın niteliği de gözetilerek davalının alınan beyanı dahi ispat külfetinin davalıda olduğu sonucunu doğurmayacağı kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ispat külfetini davalıya yükleyerek, infazı kabil olmayacak şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, temyiz edenin sıfatına göre kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.