Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5827 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16440 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 25/07/2012NUMARASI : 2008/674-2012/344Taraflar arasında görülen davada Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25.07.2012 tarih ve 2008/674-2012/344 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25.03.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan ihbar olunan V.. A.. vekili Av. H.. A..dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimil tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka nezdindeki hesabından tanımadığı kişiler tarafından internet bankacılığı yolu ile 50.000,00 TL’nin çekildiğini, bu paranın 16.000,00 TL’sinin davalı tarafından bloke konularak hesaba iade edildiğini ileri sürerek, 34.000,00 TL maddi ve 2.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı hesabındaki paranın müvekkili sisteminden kaynaklı olarak çekilmediğini, davacının kişisel bilgilerini muhafaza edememesinden dolayı çekildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın bir güven kuruluşu olarak objektif özel yükümlülüğünü yerine getirmediği ve kendisine emanet edilen müşteri parasını koruyamadığı için sorumlu olduğu, davacının da kişisel bilgilerini muhafaza edememesi nedeniyle oluşan zararda müterafik kusurunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 25.500,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazmiant isteminin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı banka vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava, davalı banka nezdinde açılmış olan davacıya ait hesaptaki paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlem sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Bankalar, kendilerine yatırılan paraları mudilerine istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre mevduat, ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. Borçlar Kanunu’nun 306. ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alan akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa’nın 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.Somut olayda mahkemece, davalı banka %75, davacı ise %25 oranında kusurlu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, davacıya ait para, davalı bankaya karşı gerçekleştirilen sahtecilik işlemi ile hesaptan bir başka hesaba havale edilmiş olup, bu durum davalı bankayı aldığı mevduatı iade etme yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, ispat yükü kendisinde olan davalı banka davacıya vermiş olduğu şifre ve parolanın davacının kusuru ile ele geçirildiğini kanıtlayamamıştır. O halde kabulün aksine somut olayda tüm kusur davalı bankada olduğu halde yazılı gerekçelerle davacının da kusurlu olarak kabul edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1.362,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.