Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5687 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16349 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İSTANBUL 28. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 07/05/2013NUMARASI : 2012/3-2013/124Taraflar arasında görülen davada İstanbul 28. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07.05.2013 tarih ve 2012/3-2013/124 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve fer'i müdahil TMSF vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyanın incelenmesinde duruşma için gerekli tebligat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka çalışanlarının yönlendirmesi ile mevduatlarını davalı bankanın İstanbul-Sultanhamam Şubesi'ne off-shore hesabı açtırarak değerlendirdiğini, 02/09/1999 tarihinde 5.000 TL 16/11/1999 tarihinde 500 TL ve 01/12/1999 tarihinde 3.630 TL olmak üzere 3 ayrı offshore hesabı bulunduğunu, off-shore hesaplarının devlet güvencesinde olduğunun söylendiğini, ancak banka yönetimine TMSF tarafından el konulduğunu ve off-shore hesaplarının ödenmeyeceğinin basına yansıması üzerine müvekkilinin dolandırıldığını, davalı banka yneticileri hakkında ceza davası açıldığını, ileri sürerek 5.843 TL'nin 11/11/1999 tarihinden, 500 TL'nin 16/11/1999 tarihinden ve 3.630 TL 01/12/1999 tarihinden işletilmek üzere toplam 9.973 TL'nin 3095 sayılı Yasa'nın 2/2. maddesi gereğince işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı I.. A.. ve ihbar olunan TMSF vekili, zamanaşımı, hak düşürücü süre ve husumet itirazında bulunarak davacanın serbest iradesi ile kıyı bankacılığını tercih ettiğini, savunarak davanın esastan da reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, dava, davacının davalı bankaya yatırmış olduğu paranın tahsili istemine ilişkin olduğu, davacının isteminin yerinde olduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne, 9.973,00 TL'nin 11/11/1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince değişen oranlarda avans fazileriyle birlikte Bankacılık Yasası'nın 107. maddesine göre borcu üslenen sıfatıyla TMSF'den alınarak davacıya verilmesine, I.. A.. hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili, fer'i müdahil TMSF vekili temyiz etmiştir.1- Davacı, davalı banka çalışanlarının yönlendirmesi ile mevduatlarını off-shore hesabına yatırdığını ancak banka çalışanlarınca dolandırıldığını belirterek davalı bankanın sorumlu olduğu iddiasıyla dava açtığına göre, davalı I.. A.. hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu davalı hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına bozulması geremiştir. 2- Fer'i müdahil TMSF vekilinin temyiz itirazına gelince; TMSF davanın ihbarı üzerine davaya fer'i müdahil olmuştur. Borcu üstlendiğine dair bir beyanı ve borcu üstlenmeye ilişkin bir belge olmadığı halde fer'i müdahil aleyhine karar verilmesi doğru olmamış, aleyhine hüküm kurulduğundan fer'i müdahilin hükmü tek başına temyiz edebileceği nazara alınarak temyiz itirazının kabulü ile hükmün temyiz eden fer'i müdahil TMSF yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle fer'i müdahil TMSF vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün TMSF yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.