Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 567 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 13731 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasında görülen davada İzmir Asliye 4.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 29.09.2005 tarih ve 2005/478-2005/583 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Osman Bilge . vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili,müvekkilinin davalı şirketin %90 pay sahibi olduğunu,müdür sıfatı bulunan diğer davalının ise %10 pay sahibi bulunduğunu,üç yıllık temsil yetkisinin 15.08.2005 tarihinde dolduğunu,kayyım atanması için açılan hasımsız davanın husumetten dolayı ret edildiğini,davalı şahsın anasözleşme uyarınca ortaklar kurulunu toplantıya çağırmadığını,şirketi organsız bıraktığını,ayrıca şirket aleyhine icra takibinde bulunduğunu,usulsüz tebliğ ile kesinleşmesini sağlayıp taşınmazın satışını istediğini,TTK'nun 538/4 ncü maddesinden yararlanamayacağını ileri sürerek,Lotte Romao'nun şirkete kayyım olarak tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili,aynı konuda derdest dava bulunduğunu,husumetten redde ilişkin kararın kesinleşmediğini,TTK'nun 435/2 nci maddesi anlamında yargıcın müdahalesini gerektirir bir durumun olmadığını,aynı Yasa'nın 540 ncı maddesi uyarınca ortakların müdür sıfatıyla şirketi idare etme haklarının olduğunu,dava dilekçesinde açıklanan alacağın yasal ve gerçek nitelikte bulunduğunu,satış işleminin icra hakimliğince durdurulduğunu,acil bir durumun olmadığını,davacının gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir. Mahkemece,iddia,savunma,toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre,her ne kadar daha önce kayyım atanması istemiyle dava açılmış ise de bunun hasımsız açıldığı,derdestlik itirazının yerinde olmadığı,davalı şirket müdürünün temsil yetkisinin 15.08.2005 tarihinde sona erdiği,organsız kaldığı,ortaklar arasında hukuki ihtilaflar bulunduğu,kayyım adayının görevi kabul ettiği gerekçesiyle,davanın kabulüne,davalı şirketi temsil etmek,hak ve çıkarlarını korumak ve davalarda temsil edilmek üzere Lotte'nun kayyım olarak tayinine,istek olmadığından ücret takdirine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı,davalı Osman Bilge vekili temyiz etmiştir. Dava,organsız kaldığı iddiasıyla limitet şirkete kayyım atanmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.Davacının davalı limitet şirkette %90,davalılardan Osman Bilge'ın ise %10 oranında pay sahibi oldukları,TTK'nun 540 ncı maddesinin aksine anasözleşmede şirketin işlerinin ve işlemlerinin ortaklar kurulu tarafından seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütüleceğinin kararlaştırıldığı,%10 pay sahibi davalının ilk üç yıl için müdür olarak seçildiği ve sürenin 16.08.2005 tarihi itibariyle dolduğu hususları çekişmesizdir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık,kayyım atanması koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.Davacı vekili,davalı diğer ortağın müdür atanması toplantısına katılmadığını,şirketin organsız kaldığını ileri sürerek kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.Koşulları oluştuğunda TTK'nun 556 ncı maddesi yollamasıyla aynı Yasa'nın 435 nci maddesi uyarınca limitet şirkete kayyım atanması mümkündür.Öte yandan,559 sayılı KHK ile değişik TTK'nun 537 nci maddesi hükmüne göre limitet şirketlerde anasözleşmede aksine hüküm olmadıkça her ortağın oy hakkı koyduğu sermaye miktarına göre hesaplanacaktır.Bu kural,iki ortaklı limitet şirketler için de geçerlidir.Dolayısıyla,iki ortaklı bir limitet şirketle oy çoğunluğunu elinde bulunduran ortağın objektif iyi niyet kuralları çerçevesinde anasözleşmeye dayanarak tek başına ortaklık müdürünü ataması veya değiştirmesi mümkündür.Bu durum karşısında,%90 pay sahibi bulunan davacının müdür tayini için yaptığı çağrıya davalı diğer ortağın katılmadığı,TTK'nun 536 ve 537 nci maddeleri hükümleri uyarınca tek başına müdür ataması kararı vermesinin mümkün bulunduğu,anasözleşmede aykırı bir düzenlemenin olmadığı ve bu davayı açmada hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınıp,açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken,yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş,kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Osman Bilge vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı Osman Bilge'a iadesine, 22.01.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.