Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 30.03.2004 tarih ve 2002/404-2004/277 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 31.05.2005 günde davacı avukatı S……. ile davalı avukatı Hakan gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin, davalı P…… TAŞ.nin anasözleşmenin 66. maddesine istinaden çıkarttığı 1700 intifa senedinden 53 adedinin sahibi olduğunu, davalının 1988 yılına kadar kurucu hissesine düşen kâr paylarını muntazaman ödediğini, bu tarihten sonra ise kâr payı dağıtılmayarak, kâr??n yedek akçelerle ayrıldığını, 24.12.2001 tarihli olağanüstü genel kurul kararı ile fevkalade ihtiyatlara ayrılan 1999 ve 2000 yılı kâr payından, kurucu hisse kâr payını ayırmadan tamamını sermayeye ilave ederek dolaylı olarak sermaye sahibi ortaklara dağıtıldığını, önceki yıllara ilişkin kâr payı alacağının tahsili amacıyla açılan davaların müvekkili lehine sonuçlandığını, 1999 ve 2000 yılı kâr yapı ve işlemiş faiz alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, kurucu pay sahiplerinin kâr payının ancak kuruluş sermayesine orantılı olarak dağıtılabileceğini, 23.10.1998 tarihli genel kurulda, kurucu paylara bundan böyle ileri ki tarihlerde ödenecek kâr payları için sınırlandırma yolunda bir karar alındığını, en son sermayeye göre kâr payı istenemeyeceğini, davacının dava konusu hisse senetlerinden 20 adedini 4.000.000.000 TL.na satın almış olup, kurucu intifa senetlerinin piyasa değerinin de bunların talep edebileceği kâr payının sınırlı olduğunu gösterdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, kurucu pay sahiplerine ait kâr paylarının ilk kuruluş sermayesine göre ve bununla sınırlı olarak ödeneceği, ancak anasözleşme hükmünü kurucu paylar lehine lorumlar ve en son sermaye artırımına kadar artırılan sermaye miktarına göre elde edilecek kârdan kurucu kâr payı ödemesi durumunda, bu uygulama bakımından şirket ile kurucu pay sahibi arasında akdi bir bağ oluşturacağı, bu nedenle davalı bankanın davacının kurucu pay hakkını artırılan en son sermaye miktarına göre ödemesi gerektiği sonucuna varılarak, davalının icra dosyasına itirazının kısmen iptali ile takibin 335.469.152.189 TL. üzerinden devamına, 326.578.947.410 TL. asıl alacağa takip tarihinden itibaren %70 ve değişen oranlarda reeskont faiz yürütülmesine, alacak likit olduğundan 134.187.660.835 TL.b icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı Kemal'in, davalı bankanın kurucu pay senedi sahibi olduğu, TTK.nun 403.maddesi gereğince intifa senetlerinin sahiplerine azalık hakkı vermeyeceği, bu nedenle Bankalar Kanunu'nun 14/3-4. maddesi gereğince davalı bankanın temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin TMSF.na devredilmesinin, davalı bankaya karşı 3.kişi konumunda olan davacının kurucu intifa senetlerinden doğan kâr payı alacağını istemesine engel teşkil etmeyecek olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir edilen 400.00 YTL. duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Bankalar Kanunu'nun 4672 sayılı Yasa'yla değişik 14/5/c maddesi gereğince davalıdan harç alınmasına mahal olmadığına, 31.05.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.