MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01.07.2015 tarih ve 2014/1335-2015/616 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı Şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, müvekkili tarafından davalı şirketin kuruluş sermayesinin ödendiğini, davalı şirketin genel kurulunda şirket sermaye miktarının artırılması hususunda karar alındığını, müvekkilinin kendisine düşen sermaye borcunu yasal süresi olan 24 ay içinde ödeyeceğini belirttiğini, 29/04/2014 tarihli genel kurul toplantısında artırılan sermaye bedelinin ortaklarca ödeneceği vade belirlenmemiş olmasına rağmen arttırılan sermaye bedelinin ödenmemiş 3/4'lük kısmının 31/05/2015 tarihine kadar ödeneceği yönünde karar alındığını ileri sürerek tadil metnindeki artırılmış sermayenin ödeme vadesine ilişkin düzenlemenin yok hükmünde olduğunun tespiti ile ... nezdindeki kayıtların terkinine, davalı şirket tarafından müvekkilinin 29/04/2014 tarihli genel kurulda alınan karar gereğince arttırılan sermaye payını 31/05/2014 tarihinde ödemediği gerekçesi ile şirketten ihracını veya müvekkilinin mevcut sermaye payının satılmasını, şirket sermayesinin yeniden arttırılmasını netice verecek kararların alınmaması ve bu yönlerde kararlan alınmış ise muamelelerin durdurulması için teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili; husumet itirazında bulunmuştur.Davalı ... vekili, üç ay içinde açılmayan davanın reddi gerektiğini, genel kurulda şirket sermayesinin arttırılmasının oy birliği ile kabul edildiğini, sermaye arttırımından kaynaklanan bedelin ödeme tarihinin belirlenmediği iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Birleşen davada davacı vekili; davalı şirketin 15/12/2014 tarihli genel kurul kararında alınan sermaye arttırımına ilişkin ikinci maddesinin ve bu madde doğrultusunda hazırlanmış tadilat metninin iptali gerektiğini, daha önce yapılan asermaye artırım bedelleri ödenmeden yeniden sermaye arttırımına gidilemeyeceğini ileri sürerek 15/12/2014 tarihli genel kurul kararının 2. maddesinin iptlaini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; davacı ortak tarafından sermaye arttırım bedelleri ödenmediği için TTK'nın 483. maddesindeki usul izlenerek hisseleri satışa çıkarıldığından ödenmemiş sermaye miktarı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; asıl dava yönünden; Ticaret Sicil Memurluğuna husumet yöneltilemeyeceği, davalı şirketin 29/04/2014 tarihli genel kurul kararında sermaye arttırımına karar verildiği, TTK 344. madde düzenlemesinin emredici olmadığı, bu nedenle 24 aydan daha kısa sürede taahhüt edilen sermayenin ödenmesinin kararlaştırılabileceği gerekçesiyle davalı ... Memurluğu hakkında açılan davanın HUSUMET NEDENİYLE REDDİNE, davalı ... hakkında açılan davanın ESASTAN REDDİNE; birleşen dava yönünden sermaye arttırım kararının yapılabilmesi için davalı şirketin ödenmemiş sermaye borcunun ya da önceki sermaye arttırımına ilişkin tüm taahhütlerinin ifa edilmiş olması gerektiği, her ne kadar davalı taraf, davaya konu 2. arttırımı yapmak için, ilk arttırım nedeniyle (29/04/2014 tarihli genel kurul kararı uyarınca) sermaye borcunu ödemeyen davacı hakkında ıskat usülunü uygulama yönüne gitmiş ise de, bu açıdan davacıya çıkartılan .... Noterliği'nin 12/08/2014 tarihli ve 16256 yevmiye numaralı ihtarında, TTK 483. maddesinde kesin olarak belirtilen bir aylık yasal süre yerine 15 gün süre verildiği, dolayısıyla yasanın emredici hükmü uyarınca ıskat usulünün geçersiz olduğu, bu nedenle, 29/04/2014 tarihli genel kurul kararı uyarınca alınan sermaye arttırımı nedeniyle ödenmemiş sermaye borcunun bulunmasına ve ıskat usulünün yasaya aykırı yapılması nedeniyle geçerli olmaması gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile 15/12/2014 tarihli genel kurul toplantısında 2 numaralı maddesi ile alınan sermaye arttırımına ilişkin tadilat metni ve bu tadilat metnine ilişkin alınmış kararın İPTALİNE karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, asıl davaya konu 29.04.2014 tarihli genel kurulda yapılan oylama esnasında davacının olumlu oy kullanmış olmasına ve 6102 sayılı TTK'nın 446. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali istemiyle dava açabilmek için karara olumsuz oy vermiş ve muhalefetini tutanağa yazdırmış olması gerekli olduğundan asıl davanın reddedilmiş olmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.2- Birleşen dosyaya ilişkin temyiz itirazlarına gelince; dava, TTK'nun 446. maddesine dayalı olarak açılan genel kurul karar iptali istemine ilişkindir. Davacı, 17.04.2014 tarihli genel kurulda sermaye arttırımına gidildiğini, sermaye payı taahhüdünü ödememiş olması nedeniyle birleşen davaya konu 15.12.2014 tarihli genel kurulda yeniden sermaye arttırımına gidilemeyeceğini iddia ederek sermaye arttırımına ilişkin ikinci maddenin iptali istemiyle dava açmış olup, mahkemece TTK'nın 483. maddesindeki yasal sürelere riayet edilemeksizin yapılan ıskat işleminin yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı, 29.04.2014 tarihli genel kurulda alınan sermaye arttırımı kararına istinaden davacının ödemesi gereken sermaye payını ödememesi nedeniyle bu paylar yönünden davacının ıskat edildiğini ve söz konusu payların diğer ortaklarca alınıp bedellerinin de ödendiğini savunmuştur. Mahkemece işbu davada ıskatın usulsüz olduğu için geçersiz olduğu yönünde karar verilmiş ise de; ıskat işlemi ile ilgili karar dosyada bulunmamakta olup, şirket tarafından verilen ıskat kararının kesinleşip kesinleşmediği, ıskat kararının usulsüz olduğu istemiyle iptaline dair dava açılıp açılmadığı belli değildir. Bu durumda mahkemece, davacının sermaye arttırımı suretiyle edinmiş olduğu paylar hakkında verilen ıskat kararının kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise 3. kişilerce alınan bu payların bedellerinin ödenip ödenmediği ve bu suretle 15.12.2014 tarihli genel kurulda yeniden sermaye arttırımına gidildiğinde TTK'nın 456/1. maddesi gereğince payların nakdi bedellerinin tamamen ödenmiş olup olmadığı incelenmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak birleşen davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davadaki kararın davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davaya dönük davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden birleşen davaya dönük davalıya iadesine, 25.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.