MAHKEMESİ : İSTANBUL 40. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 14/06/2012NUMARASI : 2011/73-2012/167Taraflar arasında görülen davada İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/06/2012 tarih ve 2011/73-2012/167 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21/03/2014 günü hazır bulunan davacı asil H.. T.., davacı vekili Av. F.. K.. ile davalı vekili Av. A.. Z... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Bayburt Şubesi'nde hesabının bulunduğunu, banka müdürünün yakın ilgisinden dolayı müvekkilinin işlemlerini müdür aracılığı ile yürüttüğünü, bankanın teftiş gördüğü bir sırada banka müdürünün müvekkiline, müfettişlerin banka hesaplarını incelediklerini ve eksik imzalarının bulunduğunu söyleyerek bir takım belgeler imzalattığını, daha sonra banka müdürünün bankadaki hesap sahiplerinin yüklü miktarda parasını zimmetine geçirdiğinin ortaya çıktığını, bankadaki hesaplarını inceleyen müvekkilinin bu hesaplardan çeşitli tarihlerde yüklü miktarda para çekildiğini, ayrıca hesabına aktarılması için banka müdürüne tevdi ettiği 50.000 TL bedelli çekin hesabına aktarılmadığını tespit ettiğini, bu durumu bankaya bildirmesine rağmen davalı bankanın müvekkiline ödeme yapmadığını ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL'nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 26.04.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 55.000 TL'ye yükseltmiştir.Davalı vekili, davacının Bayburt Şubesi'nde çok sayıda kredi hesabının bulunduğunu, davacının usulsüz olduğunu iddia ettiği işlemlerden sonra hesabında çok sayıda işlem yaptığını, daha sonra da İ.. K.. isimli akrabasına kullandırılan kredi ile hesabın kapatıldığını, davacının bankaya verdiği dilekçede İ..K..'in kredilerini aslında kendisinin kullandığını belirttiğini, dolayısıyla davalının 40.500 TL tutarındaki ödemeden haberdar olmadığını ileri sürmesinin hayatın olağan akışına ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, yine usulsüz olduğu iddia olunan bir takım ödemelrin ise bizzat davacının imzasını taşıyan dekontlarla yapıldığını, 50.000 TL bedelli çekin bankaya tevdi edildiği iddiasının da dayanaksız bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı bankanın Bayburt Şubesi'nde hesaplarının bulunduğu, bu hesaplardan 40.500 TL ve 14.500 TL olmak üzere toplam 55.000 TL para çekilkdiği, söz konusu işlemlere ilişkin tediye makbuzlarında davacının imzasının bulunmadığı, her ne kadar ilk bilirkişi raporunda 40.500 TL'lik işlem yönünden davalının sorumluluğunun bulunmayacağı belirtilmiş ise de basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olan davalı bankanın yapmış olduğu ödemeler ile ilgili davacının yazılı talimatını alması veya yaptığı ödeme ile ilgili tediye makbuzuna davacının imzasını attırmasının gerektiği, ancak somut olayda bu zorunluluğun yerine getirilmediği, bu durumda davacının hesaplarından yapılan ödemelerin kime yapıldığının davacı tarafça kanıtlamadığı, bir güven kurumu olan davalı bankanın hafif kusurundan dahi sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava, davacının, davalı banka nezdindeki hesabından üçüncü kişilere usulsüz ödeme yapıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava konusu edilen işlemlerin de içinde bulunduğu birçok işlemde usulsüzlük yapıldığı iddiası ile dava dışı banka şube müdürü hakkında kamu davası açılmış olup açılan ceza davsında, davacı da müşteki olarak yer almaktadır. Bilindiği üzere somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK'nın 53. maddesi uyarınca, ceza mahkemesi tarafından tespit edilen maddi vakıalar, hukuk mahkemesi yönünden bağlayıcı niteliktedir. Bu itibarla, mahkemece, davalı bankanın şube müdürü hakkında açılan ceza davasının akıbetinin araştırılması ve gerekirse bekletici mesele yapılması gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL vekalet ücretinin her bir yandan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 21/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.