MAHKEMESİ : KOCAELİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2012NUMARASI : 2011/404-2012/187Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/06/2012 tarih ve 2011/404-2012/187 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21.03.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. Ş.. A. ile davalı vekili Av. H.. A.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin "CAPRONİ" markasını 31.07.1991 tarihinde Bulgaristan'da tescil ettirdiğini, yine "C-CAPRONİ" markasının ise 06.08.2010 tarihinde müvekkili adına tescil olunduğunu, müvekkili şirketin 1960 yılından beri faaliyette bulunduğunu ve Türkiye'de dahil birçok ülkeye distribütörleri aracılığıyla ihracat yaptığını, Asya'daki distribütörünün 2007 yılından beri dava dışı H. H.. Mak. İth. Turizm. San ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, davalı şirketin ise bu şirketle organik bağ içinde bulunduğunu, müvekkilinin anılan markasının Türkiye'de tescili için WIPO nezdinde yaptığı başvurunun TPE tarafından davalı adına tescilli "CAPRONI C" markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, oysa müvekkilinin marka tescili için ne davalıya ne de onunla organik bağ içerisinde olan distribütörüne yetki vermediğini, davalının marka tescilinin kötüniyetli olduğunu ve müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli markanın gerçek hak sahibi olan müvekkili şirket adına devir ve tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde markanın hükümsüzlüğüne, davalı şirket tarafından kullanılan "www.caproni.com.tr" internet erişim adreslerine erişimin durdurulmasına, 5.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı adına Türkiye'de tescilli markanın bulunmadığını, davacının distribütörü olan dava dışı şirket ile müvekkilinin farklı tüzel kişiliklere sahip olduklarını, dolayısıyla 556 sayılı KHK'nun 11. ve 17. maddelerine dayalı olarak müvekkiline karşı dava açılamayacağını, müvekkilinin tescilli markasını kullandığını, dolayısyla markaya tecavüz ve haksız rekabetin bulunmadığını, paralel ithalatı önlemek için müvekkilinin marka tescilinde bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının uzun yıllardır "C CAPRONİ" markasını kullandığı ve bu markayı tanınmış hale getirdiği, davalının da aynı markayı adına tescil ettirdiği, bu tescilin kötü niyete dayandığı, dolayısıyla davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, davacı şirketle distribütörlük sözleşmesi imzalayan dava dışı H.. H.. Mak. İth. Turizm. San ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında, her iki şirketin adreslerinin, ortaklarının, yetkililerinin, iletişim bilgilerinin, ticaret unvanlarındaki esas ve ayırt edici unsur olan "Hidros" ibaresinin ve her iki şirketin ticari faaliyet alanlarının aynı olması nedeniyle organik bağ olduğu, açıklanan durum karşısında davalının, davacı şirketin Türkiye'deki ticari vekili ve temsilcisi konumunda bulunduğunun kabulünün gerektiği, 556 sayılı KHK'nin 17. maddesi uyarınca markanın gerçek sahibi olan davacı şirketin, marka tescilinin kendisine devredilmesini isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat istemine ilişkin dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalının davacıya ait markayı kendi adına tescil ettirmesinin haksız rekabet ve markaya tecavüz oluşturduğunun tespitine, davalı adına tescilli "C CAPRONİ" markasının davacı adına devir ve tesciline, davalı şirket tarafından kullanılmakta olan "www.caproni.com.tr" internet erişim adresine erişimin durdurulmasına, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Dava, 556 sayılı KHK'nın 11. ve 17. maddeleri uyarınca davalı adına tescilli bulunan markanın davacıya devri, devir talebi kabul edilmediği takdirde markanın hükümsüzlüğü, internet alan adına erişimin engellenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davacının tanınmış markasının onun ticari vekili ve temsilcisi konumunda bulunan davalı tarafından kendi adına tescil ettirildiği kabul edilerek söz konusu markanın davacıya devrine karar verilmiştir. Ancak, 556 sayılı KHK'nın 17. maddesinde, marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekilinin veya temsilcisinin adına marka tescil edilmesi halinde, ticari vekilin veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka sahibinin söz konusu tescilin kendi lehine devredilmesini isteme yetkisine sahip olduğu düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre devir kararı verilebilmesi için ticari vekil veya temsilci tarafından tescil edilen markanın, marka sahibinin markası ile aynı ya da ona ayniyet derecesinde benzer olması gereklidir. Somut olayda ise, davalı markasında, “c”,”a” ve “i” harfleri, davacı markasından farklı ve özgün bir biçimde yazıldığı gibi ayrıca markanın bütünü de gölgelendirme yapılmak suretiyle yine davacı markasından farklı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu itibarla, taraf markalarının aynı olmadıkları ve ayniyet düzeyinde de benzemedikleri gözetilerek mahkemece, davalı adına tescilli bulunan dava konusu markanın, 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi kapsamında davacıya devrinin mümkün olmadığı kabul edilip davacı tarafın hükümsüzlük talebinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.3-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin, manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.