MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/09/2012NUMARASI : 2012/28-2012/98Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18/09/2012 tarih ve 2012/28-2012/98 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21/03/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av... ile davalı vekilleri Av. .. ile Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin “.....” isimli yarışma programının sahibi olduğunu, bu programı 29.01.1996 tarihinde tescil ettirdiğini, davalı yanında 01.03.1996 tarihinde çalışmaya başladığını, anılan programın yayınlanmasını davalıya teklif ettiğini, davalının ise, ayrı bir sözleşme yapılacağını belirttiğini, ancak bu program nedeni ile ödeme yapılmadığını, oyalanan müvekkilinin 1996 Haziran ayında işten çıkartıldığını, davalıya programın maddi ve manevi haklarının davacıya ait olduğu ve yayından kaldırılmasına yönelik olarak 07.06.1996 tarihli ihtarın keşide edildiğini, konuya ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak 1996 yılında dava açıldığını, bu davada fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 1.000 tl'ye hükmedildiğini, bölüm bazı 1.500 USD üzerinden 39 bölüm için 58.500 USD alacaklı olduklarını, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılan dava değeri düşüldüğünde alacaklarının 57.823,00 USD olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin maddi ve manevi haklarının saklı olması kaydı ile 57.823,00 USD’nin temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, programın bölüm başına rayiç değerinin 1.000 TL olduğu, davalının program sayısına ilişkin itirazlarının bozma kapsamı dışında bırakıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 38.000 TL'nin 05.07.1996 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Ancak, davacı taraf açmış olduğu ilk davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000 TL'nin davalıdan tahsilini istemiş, mahkemece davanın kabulü yönünde verilen hüküm deracattan geçerek kesinleşmiş, sonrasında işbu dava ile programın bölüm başı fiyatının 1996 yılı itibariyle 1.500 USD olduğu belirtilerek, 39 bölüm üzerinden 57.823 USD'nin tahsili istenmiş, mahkemece 57.823 USD'nin dava tarihi itibariyle TL karşılığı olan 81.993,04 TL'nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, Dairemizce ilk davada TL üzerinden talepte bulunduktan sonra USD cinsinden talepte bulunulamayacağına işaret olunarak, 1996 yılı itibariyle programın bölüm başı rayiç değerinin tespiti gerektiği belirtilerek karar bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu 1996 tarihi itibariyle ...... isimli programın bölüm başı rayiç değerinin 1.000 TL olduğu sonucuna varılarak 38.000 TL'nin ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Oysa, HMK'nın 26. maddesi uyarınca, hakim her iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı tarafın, dava dilekçesinde 1996 yılında bölüm başına 1.500 USD üzerinden davalı ile anlaştıklarını belirtmesi karşısında, anılan yıldaki 1.500 USD'nın TL karşılığının davacı yönünden bağlayıcı olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece yukarıda anılan programın 1996 yılı itibariyle bölüm başı rayiç değerinin dava dilekçesinde belirtilen 1.500 USD'nın 1996 yılındaki TL karşılığından fazla olamayacağı nazara alınarak, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. 3-Öte yandan, mahkemenin 29.07.2009 tarihli hükmünde belirlenen tazminat miktarının yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, anılan karar davacı tarafından temyiz edilmemekle davalı hakkında faiz cinsi yönünden usulü kazanılmış hak doğmuştur.Bu itibarla, mahkemece anılan husus nazara alınmadan tazminatın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.