Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5565 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10838 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ... ..FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/02/2015NUMARASI : 2013/220-2015/33Taraflar arasında görülen davada ... ..Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/02/2015 tarih ve 2013/220-2015/33 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının yıllardır değişik sektörlerde kullanılan, kamuya mal olmuş, yenilik ve ayırdedicilik özelliği taşımayan tasarımları incelemesiz sistemden yararlanarak 2008/043321 ve 2010/03030 sayı ile adına tescil ettirdiğini ileri sürerek 2008/04321 sayılı çoklu Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesinin 3, 6 ve 18 sıra sayılı, 2010/03030 sayılı çoklu Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesinin de 10 ve 18 sıra sayılı tasarımların hükümsüzlüğünü ve terkinini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin rüçhan hakkının bulunduğunu, tasarımların tamamen özgün olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu desenlerin sayısız seçenek sunularak eski yüzyıllarda dahi kumaş, kağıt, porselen gibi pekçok materyal üzerinde ve yüzeylerinde kullanıldığı, desenlerin anonim tanım içine girdiği, dolayısıyla tasarımların yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olmadıkları gerekçesiye davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, endüstriyel tasarım tescil belgelerinin kısmen hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. 6100 sayılı Kanun'un 184. maddesine göre, hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.Tahkikatın bittiğinin tefhiminden sonra, sözlü yargılama aşamasına geçileceği konusunda şüphe yoktur. Burada açıklığa kavuşturulması gereken husus, tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği celseden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için yeni bir gün tayininin zorunlu olup olmadığı hususudur.Sözlü yargılama 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 186. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, "Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir." hükmünü amirdir.Bu maddede, taraflara davetiye çıkarılacağı belirtilmiş ise de, HMK'nın 184. maddesine uygun olarak, tarafların tamamının hazır olduğu yargılama sırasında, hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verip, tarafların bütün tahkikat hakkındaki açıklamalarını dinleyip, tahkikatı gerektiren bir hususun kalmadığını belirledikten sonra, yüzlerine karşı tahkikatın bittiğini tefhim etmişse, sözlü yargılama hakkında da görüşlerini sorması gerekir.Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, taraflardan bir kısmının hazır olmaması veya hazır olan taraflardan biri ya da tamamının, mahkemeden sözlü yargılama için duruşma günü tayin edilmesini istemeleri halinde, sözlü yargılama için HMK'nın 186. maddesine uygun olarak duruşma günü belirlenmesi ve bu durumun duruşmada olmayan taraflara meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesi gerekir.Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilir, taraflara HMK'nın 186/2. maddesine göre son sözleri sorulur, son sözleri dinlendikten sonra, mahkeme hükmünü verir.Somut uyuşmazlıkta taraf vekillerinin hazır olduğu 17.02.2015 tarihli celsede, duruşmaya son verildiği belirtilerek hüküm verilmiştir. Yukarıdaki açıklanan yasal düzenlemelere uyulmadan hüküm kurulması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, adil yargılanma hakkı ile hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır.Mahkemece, bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle taraflar yararına bozulması gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.