Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5559 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16226 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 12/04/2012NUMARASI : 2009/655-2012/237Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12.04.2012 tarih ve 2009/655-2012/237 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21.03.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ..ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı şirketin 30.05.2007 tarihinde yapılan 2005-2006 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısının başında 2005 yılı bilançosunun genel kurul salonunda hazır bulundurulmadığını, ilerleyen saatlerde getirildiğini, faaliyet raporu ile bilanço ve kâr-zarar tablolarına ilişkin olarak yönetim kuruluna yöneltilen sorulara yönetim kurulunca yanıt verilmediğini, bu suretle müvekkilinin bilgi edinme hakkının engellendiğini, 2005 yılı bilançosu genel kurula sunulmadan ve sorulara yanıt verilmeden müzakere dahi edilmeyen 2006 yılı bilançosu üzerinden 2005 yılına ait şirket karının dağıtılmayarak şirket bünyesinde tutulmasına dair kararın da davacıyı zarara uğrattığından 4. gündem maddesinin iptali gerektiğini, yine şirketin hisse senetleri hamiline yazılı olduğu halde nama yazılı hale dönüştürülmesi ve hisse senetlerinin devrinin de yönetim kurulunun onayına bağlanması ile payların serbestçe devri ilkesine aykırı davranıldığını, azınlığın hisse devri hakkını engellemek maksadıyla yasalara aykırı şekilde anasözleşmenin tadil edilmesine ilişkin söz konusu 8 nolu kararın iptali gerektiğini, yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 334 ve 335. maddeleri uyarınca izin verilmesine dair 9 nolu karar alınırken TTK’nın 374/1 maddesi hükmüne aykırı davranılarak yönetim kurulu üyelerinin oylamaya katıldığını ileri sürerek, anılan genel kurulda alınan 4, 8 ve 9 nolu kararların kanuna, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, alınan kararların usulüne uygun olduğuna savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, 2005 ve 2006 yıllarına ait bilanço ve gelir gider tabloları, 2005-2006 yıllarına ait murakıp raporu, 2005-2006 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyet raporunun davacıya genel kurul toplantı tarihinden 15 gün önce tebliğ edildiği, davacının gündemin 4. maddesi oylanmadan önce 2005 yılı bilançosu ile 2006 yılı bilançosu arasında yaptığı karşılaştırmaları tutanağa geçirttiği, dolayısıyla davacının 2005 yılı bilançosu elinde olmadan 2006 yılı bilançosu ile karşılaştırma yapmasına imkan olmadığı, davalı şirketin güncel finansman sıkıntısını gidermek amacıyla ortaklardan dahi borç alması nedeniyle kar dağıtılmaması kararının yasa, sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, gündemin 8. maddesinde “Şirket Anasözleşmesinin Hisse Senetleri ve Hisse Devri” başlıklı 35. maddesine eklenmesi ile ilgili değişikliğe davacının red oyuna karşılık diğer pay sahiplerinin kabul oyuyla ve oy çokluğu ile karar verildiği, payların niteliklerinin değiştirilmesi nispi müktesep hak olup bu haklar sadece cevheri korunan, ortaklık menfaati gereği kapsamları sınırlandırılabilen haklar olduğu, davacı % 48,82, dava dışı hakim ortak F. A. %51,17 paya sahip olduğu, diğer beş ortağın toplam payının % 1 olduğu, şirket bir aile ortaklığı niteliğinde olup payların hamiline çevrilmesinde şirketin menfaatine objektif bir sebep görülmediği, dava dışı F. A. % 51,17'lik pay ile % 48'e sahip davacının payının devrini önlemek ve yönetim kurulunun iznine tabii kılmaya çalıştığı, bu durumun objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, gündeminin 9. maddesinde yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 334. ve 335. maddeleri uyarınca izin verilmesi kararına karşı davacı muhalefet şerhi sunmamış ise de yönetim kurulu üyelerinin kendi menfaatlerini ilgilendiren bir konuda TTK'nın 374/1 maddesi gereğince oy kullanmayacağından TTK’nın 361/3 maddesindeki düzenleme karşısında davacının anılan kararın iptalini talep edebileceği, davacı dışındaki diğer tüm pay sahiplerinin yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere yönetim kurulu üyelerine TTK'nın 334. ve 335. maddelerinde sayılan izinlerin verilmesi yönünde kabul oyu kullandıkları, TTK’nın 374/1. maddesi gereğince pay sahiplerinin kendileri veya karı ve kocası yahut usul ve füruu ile şirket arasındaki şahsi bir işe ait görüşmelerde oy hakkını kullanamayacaklarından davalı şirkette hem paydaş hem de yönetim kurulu üyesi olan kişilerin oylamaya katılmış olmaları nedeniyle 9 nolu genel kurul kararının iptali gerektiği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne, 30/05/2007 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan (8) ve (9) nolu kararların iptaline, (4) nolu kararın iptali istemi ile fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, anonim şirket olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, TTK'nın 334. ve 335. maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine dair 9 nolu kararda yönetim kurulu üyelerinin kabul oyu kullandıkları, TTK’nın 374/1. maddesi gereğince pay sahiplerinden hiçbirinin kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füruu ile şirket arasındaki şahsi bir işe veya davaya ait görüşmelerde oy hakkını kullanamayacaklarından davalı şirkette hem paydaş hem de yönetim kurulu üyesi olan kişilerin oylamaya katılmış olmaları nedeniyle 9 nolu kararın iptaline karar verilmiştir. TTK'nın 334 ve 335. maddeleri uyarınca yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkin kararlarda yöneticiler kendileriyle ilgili bu kararda oy kullanamayacakları gibi anılan kararlar, ortak ile şirket arasındaki şahsi bir iş niteliğinde bulunduğundan TTK'nın 374/1. maddesinde sayılan yakınların da bu kararların alınmasında oy kullanmaları mümkün bulunmamaktadır. Ancak TTK'nın 374/1. maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri TTK'nın 334-335. maddeleri gereğince izin verilmesi hususunda kendi lehine oy kullanamaz ise de diğer yönetim kurulu üyeleri için yapılan oylamada oy kullanabilecektir. Bu nedenle mahkemece, ortakların sahip olduğu oy oranları ve davacının bu maddeye red oyu verdiği gözetilerek yönetim kurulu üyelerinden sadece B. F.A.yönünden kararın iptali gerekirken, diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında oy oranları yönünden ve aralarında yasanın aradığı şekilde akrabalık ilişkisi bulunup bulunmadığı konusunda hiçbir değerlendirme yapılmadan B. F. A. dışındaki diğer yönetim kurulu üyeleri yararına alınan kararın da iptaline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca dava kısmen kabul edildiği ve davalı şirket de kendisini vekille temsil ettirdiği halde reddedilen kısım yönünden davalı şirket lehine vekalet ücreti taktir edilmemesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 21.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.