Taraflar arasında görülen davada (İstanbul Dokuzuncu Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 05.10.2006 tarih ve 2001/973-2006/565 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalılar Derya ve İsmail'in imza yetkilisi olarak, Metehan'ın yetkili müdürün kayınbiraderi olarak, davalı M... Otomotiv Ltd. Şti.'nin bu kişiler ile işbirliği içinde olmak üzere müvekkilini zarara uğrattığını, davalı yöneticilerin E... TV kanalında birkaç dakikalık haber için 200.000 USD bedel ile M... Ltd. Şti. ile anlaşma yaptıklarını, kanal yetkilisi ile yapılan görüşmede kendilerine bu hizmet karşılığında 15.000 USD ödendiğini beyan ettiğini, böyle yüksek meblağlı sözleşmeden müvekkilinin yönetim kurulunun haberdar edilmediğini ileri sürerek, fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000 USD'nin faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı M... Ltd. Şti. vekili, tarafların serbest iradeleri ile sözleşmenin yapıldığını ve müvekkilinin edimini ifa ettiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davalı Metehan vekili, müvekkilinin Derya'nın kayınbiraderi olarak so-rumlu tutulmasının doğru olmadığını, davaya konu sözleşme ile alakasının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davalı Derya vekili, müvekkilinin C... otomobilleri ithalatçısı olan davacı şirkete 1998 yılında genel müdür olarak atandığını, şirketi zararda iken kâr yapar duruma getirdiğini, müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davalı İsmail vekili, müvekkilinin genel müdür yardımcısı olarak idari ve mali işlerden sorumlu olduğunu, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda davaya konu sözleşmenin yönetim kurulu kararlarına uygun olduğunun tespit edildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin genel kurulunda davalı genel müdürün ibra edildiği, bu nedenle davalı Derya ile ilgili sorumluluğu gerektirecek bir hususun bulunmadığı, diğer davalıların zarara sebebiyet verdiklerinin davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, davacı şirketin Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı ile bunlarla birlikte hareket ettiği iddia edilen kişiler hakkında açılan tazminat istemine ilişkin olup, niteliği itibariyle genel müdür Derya yönünden sorumluluk davasıdır. TTK'nın 342. maddesinde anasözleşme, genel kurul veya yönetim kurulu kararıyla atanan genel müdürün kanuna, anasözleşme, veya işgörme koşullarını saptayan diğer hükümlerle yükletilen yükümlülükleri gereği gibi veya hiç yerine getirmemesi halinde yönetim kurulu üyelerinin tabi oldukları hükümler gereğince ortaklığa, pay sahiplerine ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumlu olacağı ilkesi kabul edilmiştir. Aynı Kanun'un 341. maddesi hükmüne göre de, böyle bir davanın açılabilmesi için, genel kurulca davanın açılması yolunda karar alınması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerekmektedir. Bu durum usuli bir noksanlık olup, yargılama sırasında gi-derilmesi mümkün bulunduğundan mahkemece, HUMK'nın 39. ve 40. mad-deleri gereğince davacı vekiline, genel kurul kararı alma ve denetçilerden alacağı vekaletnameyi ibraz etmek üzere süre verilerek, ibrazı halinde işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın davanın görülüp sonuç-landırılması doğru değildir. 2- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın (BOZULMASINA), (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer ol-madığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.