Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5321 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15220 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ....... ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 20/11/2007NUMARASI : 2004/557-2007/695Taraflar arasında görülen davada ........ Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20/11/2007 tarih ve 2004/557-2007/695 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ....... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili nezdinde nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı olan V..... E...... San. ve Tic. A.Ş'ye ait 21/08/2003 tarih ve 14256 sayılı fatura muhteviyatı TV tüpü emtialarının, davalılar tarafından L.......'dan Türkiye'ye taşındığını, M....... Gümrük Müdürlüğü'nde tutulan 03/09/2003 tarihli tutanak ile bir kısısm emtianın nakliye esnasında hasarlandığının tespit edildiğini, eksper raporu ile 7.650 Euro karşılığı 11.640 TL olarak tespit edilen hasarın sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, TTK 1301 maddesi gereğince ödenen hasar bedelinin davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı T.... A.Ş. vekili, hamule senedinde hasar şerhi bulunmadığını, hasara ilişkin tutanaktaki imzanın müvekkilinin yetki verdiği kişilere ait olmadığını ve tutanakta araç şoförünün imzasının bulunmadığını, dolayısıyla süresinde hasar ihbarı yapılmadığını, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, CMR Konvansiyonu’nun 17 nci maddesi hükmü uyarınca müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, hasarın istiften veya emtianın özelliğinden kaynaklandığını, davaya konu taşımaya ait hamule senedinin 18 nolu bölümünde, yanlış ve hatalı yüklemeden nakliyeci firmanın sorumlu olmadığına ilişkin kaydın yer aldığını, müvekkili şirketin hasardan sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı Sigorta şirketi vekili; taşıma senedi üzerinde malların hasarlı alındığına ilşkin bir kayıt bulunmadığını, hasarın ambalaj hatası, yükleme veya boşaltmadan kaynaklandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, somut olayda hasara ilişkin olarak düzenlenen tutanaktaki imzanın davalı taşıyıcı yetkililerine ait olmadığı tespit edilmiş ise de; söz konusu tutanak resmen gümrük memurlarınca düzenlendiği için aksi somut delillerle ispatlanıncaya kadar geçerli olup CMR 30. maddesine uygun bir ihbar ve tespit olduğunun kabul edildiği, bu anlamda CMR 17. maddeye istinaden yükleme ve istiflemenin gönderen tarafından yapıldığının ve hasarın da bu nedenle oluştuğunun kanıtlanması halinde taşıyıcının sorumluluktan kurtulabileceği; ancak davalının bu yöndeki savunmasını ispatlayamadığı, dolayısıyla hasarın taşıma esnasında meydana geldiğinin kabul edilmesi gerektiği, davalı taşıyanın ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin sağlam ve tam olarak teslim aldığı yükü hasarsız olarak teslim etmesi gerektiği, diğer davalı sigortacının da poliçe limiti dahilinde hasardan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, karayoluyla uluslararası nakli davalı tarafından üstlenilen emtianın hasarlanması nedeniyle sigortalısına hasar bedelini ödeyen sigortacının, sigortalısının haklarına halef olarak açtığı tazminat istemine ilişkin bulunmaktadır. Uyuşmazlığa uygulanması gereken Karayolu ve Milletlerarası Mal Nakliyatı Mukavelesi İle İlgili Anlaşma (CMR)’nin 17/1 nci maddesi uyarınca kural olarak taşıyıcı malları teslim aldığı andan teslim edilinceye kadar, bunların tamamen veya kısmen kaybından ve vuku bulacak hasardan mesul ise de, aynı Konvansiyonu’nun 17/4-b maddesinde, malın ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmadan kaynaklanan hasardan taşıyıcının sorumlu tutulmayacağı, yine aynı Konvansiyon’un 17/4-c maddesinde de, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından kamyona taşınması, yüklenmesi, istif edilmesi veya boşaltılması nedeniyle oluşan hasarlardan dolayı taşıyıcının sorumlu tutulmayacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Bununla birlikte taşıma ilişkisinde ambalajlama, yükleme, boşaltma ve istifleme yükümlülüğünün taşıyıcıya verilmesine de engel bulunmamaktadır. Davaya konu uyuşmazlıkta, mahkemece yüklemenin gönderene mi yoksa, taşıyıcıya mı ait olduğu araştırılmamıştır. Yüklemenin taşıyıcıya ait olması halinde, hasarın tamamından davalının sorumlu olacağı tartışmasızdır. Yüklemenin gönderene ait olması halinde ve hasarın da yükleme hatasından kaynaklanması durumunda ise, anılan hükümler uyarınca, taşıyıcının tazminatla sorumlu tutulması düşünülemezse de, yükleme ve istif hatasının, ayrıca bir araştırmaya gerek duyulmaksızın kolaylıkla fark edilebileceği hallerde, taşıyıcının göndereni uyarması M.K’nun 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük ilkesinin bir gereğidir. Dolayısıyla uyarı yapılması gereken hallerde, zararın gönderen ile taşıyıcı arasında B.K.nun 44 ncü maddesi uyarınca kusur oranında paylaştırılması gerekir.Bu durumda mahkemece, zararın öncellikle istif hatasından mı, yoksa taşıma kusurundan mı kaynaklandığı tartışmasız bir şekilde ortaya konulduktan sonra, eğer zararlı sonuç istif hatasından kaynaklanmışsa, bu takdirde yüklemenin davalıya ait olup olmadığı belirlenmelidir. Yükleme ve istifin gönderene ait olması halinde ise davalı taşıyıcının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı belirlenerek, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.3- Kabule göre de, sınırlı sorumluluk miktarının belirlenmesinde karar tarihindeki SDR kuru esas alınarak hesap yapılmaması da doğru olmamış, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştirSONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.