Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5211 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17228 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 25/09/2013NUMARASI : 2013/298-2013/257Hasımsız olarak görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25.09.2013 tarih ve 2013/298-2013/257 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin ortağı bulunduğu, IC İç Taş Bağıştaş Enerji Üretim ve İşletme A.Ş. ve IC İç Taş Elektrik Tic. A.Ş'nin sermaye arttırım kararı alacağını, müvekkilinin sermaye arttırımlarına sermaye arttırımı yapacak olan şirketlerdeki alacaklarını taahhüt ederek katılmak istediğini ileri sürerek, söz konusu şirketlerden olan müvekkili alacağının değerinin mahkemece, bilirkişilere yaptırılacak inceleme ile tespit edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; talepte bulunan şirketin taraf olmayan şirket nezdindeki alacağının, taraf olmayan şirketin sermaye arttırımında kullanılacağından bahisle bu alacakların değerinin bilirkişilerce tespit edilmesi talebinin, 01/07/2012 tarihi yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 459-3. maddesi dikkate alındığında nakdi sermaye taahhüdüne ilişkin atıf yapılan 341. maddenin 6335 sayılı Kanunu'nun 43 (9) maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, sermaye arttırımında ayni sermaye de konulmadığından mahkemece bilirkişi atanmak suretiyle değerleme yapılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığı, bu kapsamda davacının talebinin 6102 sayılı TTK'ya göre dinlenebilirlik koşulunun bulunmadığı gerekçesiyle, yasal koşulları bulunmayan talebin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davacı şirketin ortağı bulunduğu dava dışı şirketlerin sermaye artırımlarında kullanılmak istenen şirketlere karşı alacağının değerinin TTK'nın 343. maddesi uyarınca bilirkişi raporuyla tespiti istemine ilişkindir. TTK'nın 343. maddesi "Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir. Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342. maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır. Bu rapora kurucular ve menfaat sahipleri itiraz edebilir. Mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı kesindir" hükmünü haizdir. Davacı şirket, dava dışı şirketlerden olan alacağının tespiti istemiyle işbu davayı açmış olup, madde gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu alacakların gerçekliğinin ve tahsil edilebilirliğinin mahkeme kararıyla yapılacak inceleme ile tespitini öngörmüş bulunmaktadır. Bu nedenle, davacının talep ettiği hususların mahkemenin görevi dahilinde olduğu kabul edilerek, bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.