Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5199 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10650 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ......... FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/03/2015NUMARASI : 2013/103-2015/17Taraflar arasında görülen davada ....... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09.03.2015 tarih ve 2013/103-2015/17 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı S.. A.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ....... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı S.. A.. ile müvekkili arasında Türk perakendecilik sektörünü tanıtıcı bir televizyon programının hazırlanması ve yayınlanması suretiyle kazanç elde edilip paylaşılmasını amaçlayan adi ortaklık ilişkisinin kurulduğunu, müvekkilinin "......" isimli programın özgün formatını, bölümlerini, akış planını ve dekorlarını hazırlayıp VTR ve demo çekimlerini yaparak yayına hazır hale getirdiğini, davalı Federasyon ile sponsorluk görüşmelerine başlandığını, davalı S.. A..'ın programın yayını için davalı Federasyonla kendi adına sözleşme akdettiğini, ilk bölümün müvekkilinin adı zikredilmeksizin Kanal 24 isimli kanalda gösterildiğini, Federasyonun da web sitesinde yayınlamaya devam ettiğini, ihtara rağmen 2. ve müteakip bölümlerinin de yayınlandığını, davalının çekiminin sahne, dekor, çekim planı, logolar, alt yazılar, renkler, grafikler gibi tüm şekli unsur ve detaylara ilişkin müvekkili tarafından oluşturulan demo çekiminin birebir taklidinden ibaret olduğunu ileri sürerek FSEK'in 69'uncu maddesi uyarınca program yayınının men'ini, aynı Kanunun 68'inci maddesi gereği şimdilik bölüm başı 1.500 TL'den olmak üzere 6.000 TL üç kat bedel tazminatının ve 70'inci maddesi gereği adın belirtilmesi hakkının ihlali karşılığında her bir bölüm için 500 TL'den 2.000 TL manevi tazminatın yayın tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı T.. F.. temsilcisi, resmi bir ortaklık belgesi olmadığını, ortaklığın kendilerince bilinemeyeceğini, hukuka uygun sözleşme ile sponsorluk anlaşmasının davalı S.. A.. ile yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı S.. A.. vekili, programın eser tanımına uymadığını, müvekkili tarafından hazırlanıp canlı olarak sunulduğunu, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, adi ortaklık ilişkisini kabul etmediklerini, son verilen proje yönünden yapımcı-yönetmen ilişkisinin bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı D.. A... vekili, programın eser niteliğinin bulunmadığını, canlı yayında bir söyleşi mahiyeti arzettiğini, görevsizlik kararı verilmesini istediklerini, programın davalı Sera ile imzalanan sözleşme kapsamında gerçekleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, ayrıntılı açıklamalar içermeyen program formatının sahibinin hususiyetini taşımadığı, bu itibarla FSEK kapsamında eser korumasından yararlanamayacağı, ancak haksız rekabet hükümlerinin uygulanabileceği, dosyadaki belgeler ve tanık beyanları değerlendirildiğinde dava konusu TV programının meydana getirilmesi sürecinde davacının emeği, çabası ve katkısının bulunduğu, formatın oluşturulma sürecinde davacı ile davalı S.. A..'ın birlikte hareket ettikleri, anılan tarafların TV programı hazırlama ve pazarlama hususunda anlaştıkları, bu hukuki ilişkinin şeklî şarta bağlı bulunmayan, tarafların ortaklık kurma amacıyla gerekli unsurların birleşmesi hususunda anlaşmasını yeterli kabul edildiği adi ortaklık niteliği arzettiği, davalı Sera'nın bu ortaklık ilişkisi sona ermeden diğer davalılara sözleşme ile pazarladığı, bu eylemin haksız rekabet oluşturduğu, davacı ile davalı Federasyon ve Şirket arasında bir hukuki ilişkinin bulunmadığı, programın yayınlanmasının bu davalılar yönünden davacıya karşı haksız rekabet teşkil etmediği, eylem sona erdiğinden tecavüzün men'i talebinin reddinin gerektiği, dava tarihi itibariyle davacının talep edebileceği tazminat miktarının 6.000 TL olduğu, davacının şahsi menfaatlerinin ihlal edildiğine ilişkin bir delil sunulmadığından manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davalı Federasyon ve Şirket hakkındaki davanın reddine, davalı S...... yönünden tecavüzün men'ine ilişkin talebin reddine, 6.000 TL maddi tazminatın davalı Sera'dan tahsiline, alacağın 1.500 TL kısmı için 07.01.2012, 1.500 TL kısmı için 14.01.2012, 1.500 TL kısmı için 21.01.2012, 1.500 TL Kısmı için 28.01.2012 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, haksız tecavüz bulunmadığından davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve davalı S.. A.. vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı S.. A.. vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2- Ancak, mahkemece alınan bilirkişi raporunda eser olarak kabul edilmeyen programda bölüm başına 12.165 TL+KDV'nin davalı Federasyon tarafından davalı S.. A..'a ödeneceği, bu miktar içinden davalı D.. A...'nin bölüm başına 6.923 TL+KDV tahsil edeceği, böylece davalı S.. A..'ın 5.242 TL+KDV gelir sağlayacağı belirtilmiş, bunun 2.242 TL'sinin bölüm başına masraflara gidebileceği, dolayısıyla bölüm başına net kârın 3.000 TL olabileceği hesaplanmış, davacının taraf olmadığı ve davalılar S.. A.. ile D.. A... arasında imzalanan sözleşmede masrafların davalı S.. A.. tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığından bahisle giderlerin tümünün davalı S.. A.. tarafından yapıldığı kabul edilerek bölüm başı net kâr olarak hesaplanan 3.000 TL davacı ile mümeyyiz davalı arasında paylaştırılmıştır. Ancak bu giderlerin tamamının davalı S.. A.. tarafından yapıldığına ilişkin bir delil dosyada bulunmadığı gibi davalı Sera tarafından gönderilen e-mailde davacının yapım nedeniyle 12.220 TL masraf yaptığı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, dava konusu programın yapımı nedeniyle davacı ile davalı S.. A..'ın ne miktar gider yaptıkları üzerinde durulup buna göre davacının talep edebileceği miktarın tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken program için yapılan tüm giderlerin davalı S.. A.. tarafından karşılandığının kabulüyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.3- Kabule göre de, davacının maddi tazminat talebi kabul edildiği halde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı S.. A.. vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 382,16 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı S.. A..'tan alınmasına, 09.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.