Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5175 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10754 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MALATYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/03/2013NUMARASI : 2006/317-2013/151Taraflar arasında görülen davada Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.03.2013 tarih ve 2006/317-2013/151 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, asıl davada müvekkilinin davalı şirketin %40 hissesine sahip ortağı olduğunu, 05/05/2006 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında müvekkiline usulüne uygun olarak çağrı yapılmadığını, ayrıca alınan kararların kanuna ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olup, yok hükmünde olduğundan iptal edilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin usulsüz şekilde şirketten tecrit edildikten sonra şirketin iyi yöneltilemeyerek zarara uğratıldığını ve bu bağlamda müvekkilinin de zarara uğratıldığını beyanla; 05/05/2006 tarihli genel kurul kararlarının iptali, şirketin zarara uğratıldığının tespiti ve şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiş olup, birleşen davada ise 24/11/2006 tarihinde alınan olağanüstü genel kurul kararlarının, kanuna, afaki iyi niyet kurallarına aykırı olup, yok hükmünde sayılması gerektiğinden bahisle, kurul kararının alındığı tarihten itibaren iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, her iki dava yönünden de haksız ve kötü niyetli açılan davaların reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davaya konu ihtilafın; davalı şirketin zarara uğratıldığının tespiti ve bu kapsamda şirkete kayyım tayini ve de 05/05/2006 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının iptali talebinden ibaret olduğu, davalı şirketin zarara uğratıldığına ilişkin iddianın, yapılan keşif ve elde edilen bilirkişi raporu karşısında ispatlanamadığı ve bu bağlamda davalı şirkete kayyım tayini talebinin de yasal ve yerinde görülmediği, 05/05/2006 tarihli genel kurul toplantısının iptaline gelince, olağanüstü genel kurul toplantısına yapılacak çağrının, yönetim kurulu kararıyla yapılmış olması gerektiği ve bu bağlamda davalı şirketin 3 yönetim kurulu üyesinden oluştuğu; bu durumda toplantıya çağrı için aranan-yarıdan bir fazlasının-davalı şirket için oybirliği anlamına geldiği; yani 3 kişilik yönetim kurulu üyelerinin tamamının kararı ile genel kurulun toplantıya çağrılabileceği; oysa bu hususta sunulan belgelerden, 05/05/2006 tarihli genel kurul toplantısına yapılan çağrının, sadece üyeler ..ve .. tarafından yapıldığı, diğer üye olan davacı H.. D..'in imzasının bulunmadığı, buna göre yetkili organ tarafından çağrısı yapılmayan 05/05/2006 tarihli genel kurul toplantısının iptalinin gerektiği, birleşen davaya konu ihtilafın; 24/11/2006 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının iptali olup; 4 numaralı kararın 10/06/2005 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararın iptali için dava açmak üzere şirket avukatına yetki verilmesine ilişkin olduğu, genel kurulun, genel kurul kararlarının iptalini talep etme hakkının bulunmadığı, bu hakka sahip olduğunun kabulü halinde dahi, ilk toplantı tarihinden 1,5 yıla yakın bir süre geçtikten sonra bir başka genel kurul kararı ile önceki tarihli genel kurulun ve alınan kararların iptali konusunda, vekile yetki verilmesine dair kararın hukuka ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması nedeniyle iptal edilebileceği, yine davalı şirket çalışanının denetçiliğe seçimine dair 5 numaralı kararın da yasaya aykırı olduğu zira şirket çalışanlarının denetçi olarak seçilemeyeceği, bu nedenle anılan kararın da iptalinin gerektiği, bununla beraber 3 numaralı kararın iptal koşullarının bulunmadığı, her ne kadar, davalı vekili özellikle davacının yapılan toplantıda muhalefetini açıkça şerh etmesi gerektiği savunmasına dayanmış ise de; dosyadaki tüm genel kurul tutanaklarından kendisini vekille temsil ettiren davacının, dava konusu tüm işlemlere karşı itirazda bulunduğu ve bu itirazların tutanaklara geçmiş olduğunun görüldüğü ve bu durumun da muhalefet şerhi yönünden yeterli bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin, 05/05/2006 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının iptaline,davacının, şirketin zarara uğradığının tespiti ile tedbire ve kayyım atanmasına ilişkin fazlaya dair taleplerinin reddine, birleşen davanın da kısmen kabulü ile davalı şirketin 24/11/2006 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 4 ve 5 numaralı kararların iptaline; bu hususta fazlaya dair taleplerin reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı taraf bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, 24.11.2006 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında 5 numaralı karar ile seçilen denetçinin, o tarihte şirket memuru olmadığını savunduğu ve bu hususta dilekçesi ekinde SGK belgesi ibraz ettiği halde, mahkemece bu savunma değerlendirilmeksizin, bu konudaki genel kurul kararının iptaline karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.