MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 09/05/2013NUMARASI : 2013/437-2013/146Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09.05.2013 tarih ve 2013/437-2013/146 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin 400.000 TL olan sermayesinin %50'si olan 200.000 TL değerde sermaye payının eşit hissede sahipleri olduklarını, davalı şirketin 17/08/2012 tarihinde 2009, 2010, 2011 yılları olağan genel kurul toplantısını yaptığını ve alınan kararların 29/08/2012 tarihli ticaret sicili gazetesinde ilan edildiğini, müvekkillerinin %50 hisse sahibi olmalarına karşın genel kurul toplantısına katılamadıklarını ve yönetim kuruluna seçilmediklerini, azınlık hisseler yönetim kuruluna girdiklerini, müvekkillerinin ana sözleşme hükümlerine ve de TTK 368. maddesine aykırı olarak toplantıya davet edilmediklerini ve müvekkillerinin genel kurula katılmalarının önlendiğini, bu hususun TTK 368. maddesine aykırı olduğu gibi TTK 381. maddesinde belirtilen afaki iyi niyet kaidelerine aykırı olduğunu, 3 yıllık hesap dönemini ve faaliyet sonuçlarını karara bağlayan bir genel kurulun %50 hisse ile toplanması ve bu azınlık yapısı içinde özellikle karar alarak müvekkillerini dışlayan yeni bir yönetim kurulu oluşturulmasının iyi niyet kaideleri ile bağdaşmadığını, şirket hesapları, vergi dairelerine verile mali bilanço ve kar - zarar tablolarına dayandırıldığını, tabloların TTK hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini, yetkisiz yönetim kurulu üyesinin dahil olduğu yönetim kurulu kararı ile genel kurul kararı alındığını, üyelerin 3 yıl için seçilmeleri ile müferit imza yetkisi verilmesinin iyiniyetle bağdaşmadığını, ileri sürerek davalı şirketin 2009, 2010, 2011 yıllarına ait genel kurul kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, TTK 445. maddesi hükmü uyarınca hak sahipleri "genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabildiklerini, müvekkili şirketin 2009, 2010, 2011 yılları olağan genel kurul toplantısının 17/08/2012 tarihinde yapıldığını, alınan kararların 23/08/2012 İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nde tescil edildiğini, toplantı tutanağının 29/08/2012 tarih ve 8142 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edildiğini, huzurdaki davanın ise 13/12/2012 tarihinde açıldığını, toplantı çağrısının, davet ve ilanların usulüne uygun olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı taraf 17/08/2012 tarihli ve 29/08/2012 tarihinde ilan edilen genel kurul kararının iptali istemi ile dava açtığı, 6102 sayılı yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği, genel kurul kararları aleyhine açılacak davalar itibariyle ön görülen yasal şartlar yanında, karar tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre öngörüldüğü ve bu sürenin karar tarihinden itibaren başlayacağı, genel kurul kararı 17/08/2012 tarihindeki toplantıda alınmış olmakla; karar tarihi olan 17/08/2012 tarihinden itibaren 3 aylık yasal sürenin bitiminde ve 22.11.2012 tarihi itibariyle dava açıldığı, dava şartı niteliğindeki hak düşürücü süreden sonra açılan davanın hak düşürücü süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2- Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece 3 aylık hak düşürücü sürede dava açılmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Ancak, mahkemece genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olup olmadığı hususu incelenmemiştir. Davalı şirketin sermayesi 40.000 paydan ibaret olup, davacıların hissesi toplam 20.000 paydır. Bu durumda, mahkemece evvelemirde alınan kararların yeterli oy çokluğu ile alınıp alınmadığı, karar nisabının bulunup bulunmadığı hususu incelenerek karar nisabı olmadığı takdirde alınan kararların süreye bağlı olmaksızın her zaman yokluğunun tespitinin istenebileceği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan hak düşürücü süre nedeni ile davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.