MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİUKTaraflar arasında görülen davada....Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/02/2014 tarih ve 2014/106-2014/44 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakim.... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılar arasında 14.07.2008 ve 13.03.2009 tarihli sözleşmelerin imzalandığını, bu sözleşmelere göre davalıların, sözleşmenin konusu oluşturan teknik dosyayı ne amaçla olursa olsun üçüncü şahıslarla 15 yıl süreyle paylaşmamayı ve yine sözleşme konusu makineleri taraflar arasındaki ticari ilişki bitmiş olsa dahi 5 yıl süre ile üretmemeyi kabul ettiklerini, tasarımları.......'a ait bulunan ve taraflar arasındaki sözleşmelere konu olan lunapark makinelerinin, sözleşme hükümlerine aykırı olarak davalı tarafça üretildiğinin tespit edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye ihlal eden bu davranışların aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız rekabetin önlenmesine, 25.000 TL manevi, 50.000 TL madi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, sözleşmenin tarafı olmayan müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça dayanılan sözleşmelerde, davalıların ortağı oldukları şirketin taraf olduğu, davalı gerçek kişilerin bu sözleşmeleri şirketi temsilen imzaladıkları, şahsen sözleşmenin tarafı olmadıkları, dolayısıyla davalıların tarafı olmadıkları sözleşmeye aykırılık iddiasıyla kendilerine karşı husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup mahkemece, davacı tarafça dayanılan sözleşmelerde, davalıların taraf olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça işbu davanın davalıları ile birlikte davalıların ortağı ve yöneticisi oldukları limited şirkete karşı açılan davada, taraflar arasındaki sözleşmelere konu makinelerin davalılarca sözleşmeye aykırı olarak üretildiği, bu durumun sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet teşkil edildiği ileri sürülmüş, mahkemece ise davalı gerçek kişiler yönünden dava tefrik edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Oysa, TMK'nın 50. maddesinde, tüzel kişilerin organlarının, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu oldukları düzenlendiği gibi zaman itibariyle somut uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK'nın 556. maddesinin yollamasıyla.... yönünden de uygulanma kabiliyeti bulunan aynı Kanun'un 321. maddesi uyarınca da, şirketi temsile veya idareye yetkili olan kişilerin, vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur. TTK 336/2-5 maddesi hükmüne göre de, idare meclisi azaları gerek kanunun gerekse esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmamasından dolayı şirket alacaklarına karşı da müteselsilen sorumludurlar. Bu itibarla mahkemece, davalıların ortağı bulundukları şirket aleyhine haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık nedeniyle açılan davada verilecek karara göre ortaya çıkacak hukuki durumun, işbu davanın davalıların sorumluluklarını da açıklanan hükümler kapsamında etkileyebilecek olması ihtimali karşısında, şirkete karşı açılan dava ile işbu davanın birleştirilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda değerlendirme yapılması ve oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hatalı olarak davaların tefriki ile işbu davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.