MAHKEMESİ : İSTANBUL 35. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 08/05/2013NUMARASI : 2013/3-2013/127Taraflar arasında görülen davada İstanbul 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/05/2013 tarih ve 2013/3-2013/127 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ile fer'i müdahil TMSF vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 18.563 TL'nin altında bulunduğundan 6100 Sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun'la değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkillerinin Yurtbank’ta açılmış mevduat hesaplarının davalı banka çalışanlarının yönlendirmesi, doğru bilgi vermemesi ve yüksek faiz vaadleri ile kandırılarak ..Security Off-Shore hesaplarına aktarıldığını, aslında paranın davalı banka tarafından kullanıldığını, bu durumun ceza yargılaması ile de açıklığa kavuştuğunu, davalı bankanın güven ve vekalet ilişkisini kötüye kullanarak müvekkillerinin parasını hileli davranışlarla iradeleri sakatlanarak güvencesiz hesaplara geçirdiğini, dolayısı ile oluşan zarardan davalı bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, 15.404,00 TL'nin 13.12.1999 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili banka ile ..t Security Off Shore Bank Ltd.’in farklı tüzel kişilikler olduğunu, usulüne uygun aciz vesikası alınmadığını, müvekkili bankanın, ..Security Off Shore Bank Ltd. nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisinin bulunmadığını, müvekkili bankanın davacının talebi doğrultusunda havale işlemini yerine getirdiğini, savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın özellikle davacının da içinde bulunduğu bir kısım mevduat müşterilerinden topladığı mevduatı kayden Off-Shore bankasına aktarmış gibi göstererek, davalı bankanın hakim hissedarlarının ortağı firmalara aktarıldığı, davacıların 01.11.1999 tarihinde 12.000,00 TL'lik hesap açtırdığı, bu hesap üzerinden vade tarihinde ödeme yapılmadığı, davacının hesabında bakiye 12.200,00 TL alacağının kaldığı, bu alacağa hesap açılış tarihinden itibaren avans faizi talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili ile feri müdahil TMSF vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkindir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Yürürlükten kaldırılan HUMK’nun 382 ve devamı maddeleri ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün verilmesi, tefhimi ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı hususları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiş olup, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.Somut olayda, mahkemece verilen kısa kararda ''davanın kısmen kabulüne, hesap bakiyesi olan 12.200,00 TL'nin davalıdan alınıp, davacılara verilmesine, 01/11/1999 tarihinden itibaren bu miktara avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine '' karar verilmiş olmasına rağmen, gerekçeli kararda ''davanın kabulüne, hesap bakiyesi olan 12.200,00 TL'nin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, 01.11.1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına'' karar verilmiştir. Davacı tarafça dava dilekçesinde, 15.404,00TL talep edilmiş olması karşısında, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılmadığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olduğu anlaşılmakla, bu yönden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekili ile fer'i müdahil TMSF vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekili ile fer'i müdahil TMSF vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.