Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4969 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16786 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 05/07/2012NUMARASI : 2011/204-2012/175Taraflar arasında görülen davada İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/07/2012 tarih ve 2011/204-2012/175 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11/03/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. G..E.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkillerin murisi Ö. K..ı'nın 17.08.2008 tarihinde silahla vurulmak suretiyle öldürüldüğünü, muris Ö.. K.. ile davalı arasında F.. K..a Sigorta Poliçesi düzenlendiğini, davalıya başvurulmasına rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsilini, 15.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 100.000 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirkete savcılık soruşturma raporunun intikal ettirilmediğini, savcılık soruşturma raporunun ibrazından sonra tazminat dosyasının değerlendirileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 15/05/2012 havale tarihli ıslah dilekçesi karşı tarafa tebliğ edildiğinde davalı vekili ıslahla arttırılan kısım yönünden zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de davacıların murisi Ö.K...'nın 17/08/2008 tarihinde öldürüldüğü, sanıklar hakkında İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2010/111 Esas sayılı dosya ile kamu davası açıldığı, davanın halen derdest olduğu, davacının bu davadaki tazminat taleplerinin ceza dosyasındaki uzamış ceza zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, ıslah edilen 90.000,00 TL tazminat talebi açısından uzamış ceza zamanaşımı sebebiyle zamanaşımı süresinin dolmadığı, davalı vekilinin zamanaşımı def'inin yerinde olmadığı, davacıların murisinin öldürülmesi olayının poliçe teminatı kapsamında olduğu gerekçesiyle davanın ıslah edilmiş şekli ile kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Ancak dava, ferdi kaza sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekilinin 15.05.2012 tarihli ıslah dilekçesine karşı, davalı vekili TTK’nın 1268. maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu belirtip, dava konusu alacağın ıslahla arttırılan kısmının zamanaşımına uğradığını savunarak, ıslahla arttırılan kısım yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın ıslah edilmiş şekli ile kabulüne karar verilmiştir. TTK’nın 1332. maddesinin son fıkrasına göre, "Sigortalı veya sigortadan faydalanan kimse, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren beş gün içinde durumu sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta bedeli, bu beş günlük müddetin geçtiği tarihte muaccel olur." 1268. maddesine göre de sigorta mukavelesinden doğan bütün talepler, iki yılda müruruzamana uğrar. Somut olayda davacıların murisi 17.08.2008 tarihinde silahla vurulmak suretiyle hayatını kaybetmiştir. Davacılar 22.06.2009 tarihinde açtıkları dava ile iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL talep etmişlerdir. 15.05.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 100.000,00 TL’ye çıkarmışlardır. Davalı vekili ise ıslahla arttırılan kısmın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olsa dahi saklı tutulan bu hak da asıl davanın tabi olduğu zamanaşımı süresine tabi olup, açılan ilk dava ile istenmeyen sigorta bedeline ilişkin işleyen zamanaşımı süresi kesintiye uğramayıp, devam etmektedir. O halde, yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda davacıların saklı tuttukları hak için ıslah tarihinde TTK’nın 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi gerçekleşmiş olup, ceza zamanaşımı süresinin uygulanması da mümkün bulunmadığından ıslah edilen kısım için davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.