Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4921 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 15234 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/04/2015 tarih ve 2014/444-2015/217 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkili ...'nın müvekkili davacı şirketin gayri resmi ortağı olduğunu, davalı şirket tarafından ... isimli diskonun ortaklarının anlaşamaması sebebiyle devredileceğini öğrenmesi üzerine davalı şirketten hisse almaya karar verdiğini, görüşmeler sonucunda müvekkili ...'nın davalı şirket ortaklarından ...'ın hissesini dava dışı kardeşi ... adına almaya karar verdiğini ve hisse devir sözleşmesi ile dava dışı ortak ...'ın davalı şirketteki hisselerinin dava dışı kardeşine devredildiğini, bu devir karşılığında kardeşi tarafından devreden ortağa ödemeler yapıldığını, yine müvekkili ...'nın davalı şirketin diğer ortağı ...'ün banka hesabına hisselerin devri için dava dışı kardeşi ...'nın banka hesabından EFT ile ödemeler yaptığını, her şey yolunda iken davalı şirketin çoğunluk hissesinde sahip dava dışı ...'ün sorun çıkararak dava dışı kardeşine devredilecek hisseler için onay vermediğini ve tescil işlemlerini yapmadığı gibi hisselerini dava dışı ... ve ....'a devrettiğini, bu arada davalı şirketin dava dışı ortağı ...'ın hisse devri için yetki verdiği dava dışı Abdi Yaltırık'ın dava dışı kardeşi ...'ya devrettiği ...'ın hissesini mükerrer satış olarak hali hazırda ticaret sicilinde davalı şirket ortağı gözüken dava dışı ...'e satış ve tescil yaptığını, müvekkili ... ile şirketin davalı şirket hisselerinin kendilerine devredileceği ve şirket ortağı olacağı inancıyla davalı şirketin borçları için çek vermek suretiyle veya nakdi ödemeler yaptığını, bu kapsamda müvekkili ... tarafından toplam 95.372,75 TL, müvekkili şirketin ise toplam 78.000,00 TL ödemede bulunduğunu, bu bedellerin talep edilmesine rağmen ödenmediğini, davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin müvekkili ... adına, 10.000,00 TL'nin ise müvekkili şirket adına davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıların aktif dava ehliyeti olmadığını, iddiaya göre dava dışı ...'nın hissedar olmasından kaynaklanan akdi bir ticari edimi onun yararına müvekkili şirkete karşı ifa ettiklerini, davanın sebepsiz zenginleşme davası olamayacağını, davacıların yaptıklarını iddia ettikleri ödemelerin müvekkili şirketle ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davada ispat külfeti davacıda olup dava dilekçesinde belirtilen miktarlar itibariyle alacağın yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, davacı ...'nın sadece .... İcra Müdürlüğü'nün 2011/2858 esas sayılı takip dosyasına 63.762,40 TL ödeme yaptığını banka dekontu ile kanıtladığı, diğer ödemeleri yazılı, somut ve inandırıcı bir delille kanıtlayamadığı, davacı şirketin ise davalıya ait borçları ödediğini yazılı, inandırıcı ve somut bir delille kanıtlayamadığı, ayrıca, davacının yemin deliline dayandığı halde 09.04.2015 tarihli duruşmada yemin delilini de kullanmayacağını beyan ettiği gerekçesiyle, davacı ... tarafından davalı şirkete açılan davanın kısmen kabulü ile, davacı tarafından .... İcra Müdürlüğü'nün 2011/2858 esas sayılı takip dosyasına yapılan 63.762,40 TL'nin ödeme tarihi olan 27.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ve davacı şirket tarafından davalı şirkete açılan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Davacının, aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.(Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, Ankara, 2011, s. 286).Kısmi dava, 6100 sayılı HMK'nın 109. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin birinci fıkrası “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.” ikinci fıkrası ise “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” hükmünü amirdir.Davacının, kısmi dava açabilmesi için, hukuki yararının olması şarttır. Hukuki yarar bir dava şartı olup, 6100 sayılı HMK'nın 115. maddesi gereğince, taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece, kendiliğinden, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunup bulunulmadığının araştırılması gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta, davacılar vekili, dava dilekçesinde, davalı şirketin borçları için yapılan ödeme miktarlarını tek tek sayarak, davacı ... tarafından toplam 95.372,75 TL, davacı şirket tarafından ise toplam 78.000,00 TL ödeme yapıldığını ileri sürmüş, ancak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, her bir davacı yönünden ayrı ayrı 10.000,00 TL alacağın hüküm altına alınmasını istemiştir.Dava, 20.06.2014 tarihinde ikame edilmiş olup, talep konusu bölünebilir bir alacak ise de, dava tarihi itibariyle, uygulama alanı bulan, 6100 sayılı HMK'nın 109/2. maddesi gereğince, davacıların, dava konusu talepleri “belirli” olduğundan kısmi dava açmakta hukuki yararları bulunmamaktadır. Bu eksiklik, hüküm verilmeden önce de ikmal edilmediğinden, davacılar tarafından davalı şirkete açılan davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiş ve hükmün davalı lehine bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 02/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.