Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 490 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15175 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14.06.2011 tarih ve 2010/368-2011/352 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin motorsiklet ve kano sporlarını aktif bir şekilde yaptığını, davalıya ferdi kaza sigortası yaptırdığını ve poliçe kapsamına Haftalık Kazaen Maluliyet Geliri Klozu da eklendiğini, müvekkilinin 24.10.2008 tarihinde koşarken düşmesi neticesi sağ dizinde ön çapraz bağ complet yırtığı tespit edildiğini ve ameliyat olduğunu, 8 hafta istirahat raporu verildiğini, davalının tazminat taleplerini müvekkilinin 2000 yılında geçirdiği menüsküs operasyonunu poliçe başvuru formunda beyan etmediği gerekçesi ile reddettiklerini, müvekkilinin 7 yıl önce geçirdiği rahatsızlıktan dolayı tamamen iyileştiğini, bu operasyonla diz ön çapraz bağlarının yırtılmasının bir ilgisi olmadığını, müvekkilinin her türlü bilgiyi doğru ve tam olarak verdiğini, poliçede haftalık kazaen maluliyet geliri olarak 1.500 TL ödence öngörüldüğünü ileri sürerek, 8 hafta maluliyet karşılığı 12.000 TL tazminatın hasar ihbar tarihinden işleyecek reeskont faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının talebine dayanak rizikonun 20 Ekim 2007 tarihinde meydana geldiğini, davanın 20.05.2010 tarihinde açıldığını, TTK'nun 1268. ve Hayat Sigortası Genel Şartlarının 18. maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, bu sürenin geçtiğini, davacının başvuru/sağlık beyan formunu gerçeğe aykırı doldurduğunu, temerrüdün hasarın ihbarı tarihinde gerçekleşmeyeceğini, savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davayı 21.05.2010 tarihinde açtığı, ancak bundan evvel ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açtığı davanın müracaata bırakılış tarihinin 18.12.2009 olduğu, BK'nun 133 ve 135. maddeleri uyarınca zamanaşımını kesen sebepler bulunduğundan davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı belirtilerek, ... Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından alınan kök bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kabülüne 12.000 TL tazminatın 15.11.2007 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Uyuşmazlık, ferdi kaza sigorta poliçesine dayalı maluliyete bağlı haftalık gelir kaybının tazminine yöneliktir. Dava bu hali ile TTK'nun 1336/son maddesi ile hayat sigortası genel ve poliçe özel şartlarına istinaden açılmıştır. Bu nitelikteki sigortalar bakımından cari olan TTK'nun 1268. maddesine göre her türlü sigorta ilişkisinden kaynaklanan davalar için zamanaşımı süresi 2 yıl olup, zamanaşımının başlangıcı sigortacının ihbar üzerine tazminat ödemesi gereken tarihtir. Bir başka deyimle sigorta tazminatının muaccel olduğu ya da olması gerektiği tarihtir. Mahkeme kabülünün aksine, daha önce açılan ve sonuçta açılmamış sayılmasına hükmedilen davanın işbu davada uygulanması gereken 818 sayılı BK. 133. maddesi kapsamında zamanaşımını kesen bir sebep olarak kabülü mümkün değildir. Bu durumda sigorta tazminatının muaccel olduğu tarihin mahkemece saptanarak dava tarihi arasında TTK'nun 1268. maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı bu ilkeler ışığında değerlendirilerek sonucuna göre davalının zamanaşımı def'i ile ilgili bir karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçe ile zamanaşımı def'inin reddi ile davanın esasının incelenmesi doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabülü ile mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabülü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.