S.... Bunkering AŞ. ile V.... Deniz Finansal Kiralama AŞ., M.... Denizcilik AŞ. arasındaki davadan dolayı (Beyoğlu İkinci Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 10/10/1997 gün ve 1997/565-1997/460 sayılı kararı bozan Dairenin 02/06/1998 gün ve 1997/10440-1998/4127 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine-dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili; müvekkil şirketin davalıların sahip, işleten ve donatanı olduğu OBO E.... gemisine muhtelif limanlarda yakıt verdiğini çıkarılan faturaların davalılarca ödenmediğini, alacağın bir gemi alacağı olması sebebiyle gemi ve teferruatı üzerinde kanuni rehin hakkı tanınmasına yakıt bedeli ve faizden oluşan 292.850 ABD Doları alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı V Deniz Finansal Kiralama AŞ. vekili, kiracının finansal borcundan kiralayan olarak mesul olmadıklarından davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar, yakıt alacağının gemi üzerinde rehin hakkı veren alacaklardan olmadığını ayrıca istenen faizinde fahiş olduğunu savunarak, onlar da davanın reddini talep etmişlerdir.Mahkemece, davalı V.... Finansal Kiralama AŞ. hakkındaki dava husumet sebebiyle reddedilmiş, davalı M.... Denizcilik AŞ. hakkındaki dava ile ilgili olarak açılmamış sayılma kararı verilmiş, keza alacağın tahsili istemi de reddolunarak, alacak için gemi üzerinde rehin hakkı tanınmasına hükmolunmuştur.Davalılardan V.... Deniz Finansal Kiralama AŞ. ve E.... Deniz Taşımacılığı AŞ.'nin temyizi üzerine Dairemizce, her iki davalının gemi üzerinde rehin hakkı tanınmasına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülerek (finansal karalananda gemi rehni olmayacağı gerekçesi ile) karar bozulmuş, bozma nedenine göre de davalı E... .nin sair itirazlarının incelenmesine şimdilik gereği görülmemiştir.Davacı vekili, eski iddialarını tekrarlayarak karar düzeltme isteminde bulunmuştur.1- Dava kanuni rehin hakkı tanınması ve alacak istemine ilişkin bulunmaktadır. Dairemizce, finansal kiralama konusu gemi üzerinde kiracının borcu dolayısıyla kanuni rehin hakkı tanınamayacağı gerekçesiyle yapılan bozmaya karşı vaki karar düzeltme incelemesinin başında ihtilafın çözümüne esas olacak hukuki müesseselerin ve yasal düzenlemelerin genel olarak birbirini doğrulayan ilmi içtihatlar ışığı altında yeniden incelenmesine gerek görülmüştür (Bkz. Prof. Dr. Sabih Arkan, Prof. Dr. Haluk Tandoğan Hatırasına Armağan Ank. 1990 Gemilerle İlgili Finansal Kiralamadan Doğan Bazı Sorunlar, makale, sh. 435 vd. Prof. Dr. Turgut Kalpsüz Gemi Rehni, ikinci Baskı, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları Ank. 1990 Sh. 10 vd. Prof. Dr. Rayegan Kender, Prof. Dr. Ergon Çetingil Deniz Ticaret Hukuku Temel Bilgiler Kitabı sh. 174 vd.)Deniz ticaretinin kendine has özellikleri sebebiyle konuyu düzenleyen kanunlarda donatanın sorumluluğu kasıtlanmış, alacaklılara karşı mesuliyeti deniz serveti gemi ve navlun ile sınırlı tutulmuş, buna karşılık da TTK.nun 1235. maddesinde on bent halinde belirlenen alacakların doğumu halinde de alacaklılara alacaklarını donatanın deniz servetinden öncelikle takip etme yetkisi tanıyan kanuni rehin hakkı verilmiştir (TTK. 1236).TTK.nun 1235. maddesinde belirlenen alacaklara tanınan hakka "gemi alacağı hakkı" bu hakkın sağladığı rehin hakkına da kanuni rehin hakkı denilmektedir. Gemi alacaklısı hakkını doğuran olay meydana geldiğinde kanuni rehin hakkı yasadan dolayı kendiliğinden doğar ve TTK.nun 1257. maddesi gereğince bütün alacaklara takaddüm eder. Rehin hakkı veren alacakların ortak özelliği geminin işletilmesinden doğmuş olması ve zilyedine bakılmaksızın gemi ve navlunu takip etmesidir TTK. 1236/2). TTK.nun 946/2. maddesine göre, "malik geminin işletilmesinden dolayı gemi alacaklısı sıfatıyla talepte bulunan kişiyi hakkını istemekten men edemez. Gemi alacaklısı hakkı hukuki niteliği itibariyle borç- sorumluluk ayrımına dayanan bir haktır. Bu hakkın borçlusu gemi donatanıdır. Gemi maliki ise, alacak dolayısıyla şahsen sorumlu olmayıp, gemisi ile ayni mesuliyet taşır.10/06/1985 tarihli 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun (FKK) 8. maddesinin ilk fıkrasında finansal kiralama sözleşmesinin noterlikçe yapılacağını sözleşme gemiye ait ise siciline şerh verileceği, ikinci fıkrasında ise, tescil ve şerhten sonra üçüncü kişilerin finansal kiralama konusu mal üzerindeki ayni hak iktisaplarının kiralayana karşı ileri Sürülemeyeceği hükme bağlanmıştır. Yasanın 19/1. maddesinde kiracının iflası halinde iflas memurunun finansal kiralama konusu malların tefrikine karar vermesi, 19/11. maddesinde de kiracı aleyhinde icra takibi yapıldığında bunları takip dışı tutması gerektiği düzenlenmiştir. Yasanın gerekçesinde şerh ve tescil ile iyiniyetli kişilerin finansal kiracıdan aynı hak iktisap edememelerinin amaçlandığı belirtilmiştir.Somut olayda çözümü gereken husus, FKK.nun 8 ve 19. maddeleri karşısında gemi alacaklısına finansal kiralama konusu gemi üzerinde rehin hakkı tanınıp tanınmayacağı ve rehin hakkının tanınması için açılan davada finansal kiralayana husumet yöneltilip yöneltilemeyeceğinden ibarettir.Gemi alacaklısı hakkı ve bunun sağladığı kanuni rehin hakkının borçlusu donatandır. Finansal kiralamada kiracı donatan olduğundan (TTK.nun 1242. maddesi) dava donatan Kiracıya veya kaptana karşı açılmak gerekir. Gemi maliki olan finansal mal kiralayanı ise alacak hakkının borçlusu olmayıp, atacaktan gemisi ile yani aynen mesut olduğundan rehin hakkının tanınması davasında davalı sıfatı yoktur. Yerel mahkemenin husumete ilişkin bu yoldaki kararı yasaya uyarlıdır. FKK.nun kanuni rehin hakkının doğum ve uygulanmasına engel teşkil edip etmeyeceği hususuna gelince; FKK.nun 8/2. maddesi yukarıda izah edildiği ve yasa gerekçesinde de belirtildiği gibi fınansal kiralama konusu malın (Gemi) iyiniyetli üçüncü kişilerin malik olmayan (fınansal kiracı)dan aynı hak iktisap etmelerini engellemek için vazedilmiştir. Bu iktisap, tescilden sonra yapılan sözleşmeden kaynaklanan bir edinimdir. Gemi alacağı ve kanuni rehin hakkı ise TTK.nun 1235. maddesinde yazılı Olayların vukuu ile yasa sebebiyle kendiliğinden doğar. Kanuni rehin hakkı kullanımı gemiye yönelik bir haktır. Bu hak geminin sicilde kayıtlı olup olmamasına, zilyet veya sahibinin kim olduğuna bakılmaksızın vücut bulur ve uygulanabilir. Deniz ticaretinin özelliklerinden kaynaklanan, kendine özgü bir imtiyaz ifade eden, doğrudan mülkiyet iddiası içermeyen kanuni rehin hakkının doğum ve kullanımının, FKK.nun 8/11. maddesinde yazılı ve ancak finansal kiralanandaki üçüncü kişilerin edinimini yasaklayan kuralla ortadan kaldırılması düşünülemez. Esasen TTK.daki kanuni rehin hakkı ile FKK.nunda yasaklanan 3. kişilerin mülkiyet iktisabı mahiyet itibariyle birbirinden farklı ve yekdiğeri ile çatışmayan kavramları ifade etmektedir. Bu belirleme finansal kiralama konusu geminin işletilmesi gemi malikine karşı haksız olmayıp, finansal kiralama sözleşmesine dayandığından, TTK.nun 946. maddesinde yazılı kurala da uyarlık arzetmektedir.Gemi alacaklısı ve kanuni rehin hakkının izah edilen mahiyeti ve doğumunun engellenemeyeceği kuralı icabı, bu hakların kullanılması FKK.nun 19/1. Maddesi öne sürülerek engellenemez. FKK.nun 19. maddesinde yazılı kiralama konusu malların iflasta tefriki ve icra takibinde takip dışı tutulması kuralları ile, kanundan doğan ve özel bir imtiyaz teşkil eden kanuni rehin hakkını birbirinden ayrı düşünmek ve kanuni rehin hakkını 8. maddede olduğu gibi, bu maddenin de dışında mütalaa etmek gerekir. Geminin finansal kiralamaya konu edildiği hallerde deniz hukukuna özgü bu özel amaçların gözardı edilerek, gemi malikinin korunmasının bir gereği ve dayanağı olamaz. Kanuni rehin hakkı geminin işletilmesinden doğup finansal kiralayanda gemi işletilmesini menfaat karşılığı kiralayıp devrettiğine göre, gemi üzerinde gemi alacağı ve kanuni rehin hakkı doğumu riskini de göze almış demektir. Gemi, donatan-borçlunun malvarlığına dahil olsun veya olmasın, malik veya zilyedi kim olursa olsun, rehin hakkının alacağın takip konusunu kanunen gemi teşkil ettiğinden onun iflas masasından tefriki ve icrada takip dışı tutulması mümkün olamaz. Aksi görüşü içeren daire bozmasındaki gerekçe yukarıdaki açıklamalar karşısında isabetli görülmemiştir.Yukarıdan beri izah edilen nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, 02/06/1998 tarihli bozma kararımızın kaldırılmasına, husumete ve kanuni rehin hakkının kabulüne, alacak isteminin reddine ilişkin hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.2- davalı E.... AŞ.nin temyizine gelince; dosyada mevcut delil durumuna, delillerin değerlendirilmesinde ve yasanın uygulanmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, E. AŞ. vekilinin de yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.Sonuç : Yukarıda (1) numaralı bendde açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile 02/06/1998 tarih ve 1997/1 0440 E. ve 1998/4127 K. sayılı bozma kararımızın kaldırılmasına, keza davalı E.... AŞ. Vekilinin de (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının (ONANMASINA), önceki temyizden dolayı bakiye 512.000.- lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 04/06/1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.