Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4827 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13626 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 40. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 23/02/2012NUMARASI : 2011/178-2012/41Taraflar arasında görülen davada İstanbul 40. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23.02.2012 tarih ve 2011/178-2012/41 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25.02.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. R.. A.. ile davalı vekili Av. İ. A.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Kayseri Şubesi'nin müşterisi olup Kayseri'de tekstil alanında uzun yıllardır faaliyet gösteren itibarlı bir şirket olduğunu, anılan şubenin ticari portföy yönetmeni B..Ö..r'in müvekkilinin hiçbir bilgisi ve talimatı olmadan müvekkili adına bir hesap açarak, kredili hesabından kullandığı krediyi bu hesaba aktardığını, bu hesaptan da paraları zimmetine geçirdiğini, söz konusu işlemleri yetkisi olmayan firma çalışanı B.. M..'ın imzalarını taklit ederek yaptığını, davacı şirket sahibi ve yetkilisi A.. M..’ın hukuka aykırı işlemler sebebiyle son derece yıprandığını, müvekkili şirketin şeref ve haysiyeti ile mesleki itibarının hukuka aykırı işlemlerle ihlal edildiğini, B.. Ö..’in usulsüz işlemleri yapmaya 30.06.2008 tarihinde başladığını ve bir yıldan fazla süre ile işlemlerine devam ettiğini, ATM'lerden de B.. M.n T.C. kimlik numarası ile paralar çekildiğini, çekilen paraların başka hesaplardan çekilen paralarla kapatıldığını ileri sürerek, şimdilik 100.000 TL maddi ve 3.000.000 TL manevi tazminatın temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, her ne kadar davacının kredili hesabından kredi kullanılmışsa da bu nedenden kaynaklanan bir zararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, somut olayda davalı çalışanının davacı adına kredi hesapları tanımlayıp söz konusu hesaplardan kredi kullandırdığı, olayın tespit edilmesi üzerine soruşturma başlatılıp durumun davacı şirkete bildirildiği, ancak söz konusu kredi hesapları nedeni ile davacı hakkında herhangi bir yasal takibe geçilmediği, davacı tarafından herhangi bir ödeme de yapılmadığı, bu durumda davalı banka çalışanının eylemi ile davacının mal varlığında herhangi bir eksilmenin olmadığı, davacı şirketin cirosunun azalmasının tek başına zararı ispatlayamayacağı, davacı adına davalı banka çalışanının kredi hesapları tanımlayıp davacının haberi olmadan kullanmasının BK. 49. ve MK. 24. maddeleri anlamında kişisel haklara saldırı da teşkil etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışından kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Ancak dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.Davalı banka çalışanı tarafından, davacı adına açılan kredili hesaptan, davacının bilgisi olmadan kredi kullandırıldığı, kullandırılan kredinin yine davacı adına açılan başka bir hesaba aktarılıp, buradan da davacı çalışanının imzası taklit edilerek zimmetine geçirildiği, bu nedenle banka çalışanının resmi evrakta sahtecilik ve zimmet suçlarından cezalandırıldığı, daha sonra durumun anlaşılması üzerine, davalı banka tarafından davacı hesaplarında gerekli düzeltmelerin yapıldığı konularında taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının bu işlemleri dolayısıyla davacının maddi veya manevi bir zarara uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır. Davacının hesaplarında gerekli düzeltmeler bu şekilde yapıldığına ve davalı banka tarafından davacı aleyhine yasal takibe geçilmediğine göre, mahkemece davacının davalı banka tarafından yapılan bu işlemler dolayısıyla maddi bir zarara uğramadığının kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak mahkeme kabulünün aksine, dinlenen tüm davacı tanıkları, bu olaylardan sonra davacı hakkında bankalardan yüksek meblağlı kredi kullanıp borçlarını ödeyemediği ve zor durumda olduğu, banka hesaplarına el konulacağı ve batacağı yönünde söylentiler çıktığını, çevreden davacı ile iş yaparken dikkatli olunmasının tavsiye edildiğini, kendilerinin de bundan etkilenerek bir süre davacıya mal verirken temkinli davrandıklarını, bazen de mal vermediklerini bildirmişlerdir. Dolayısıyla davalının işlemleri nedeniyle davacının ticari itibarının olumsuz yönde etkilendiği ve manevi zarara uğradığı açıktır. Bu durum karşısında mahkemece, davalı bankanın dava konusu işlemleri nedeniyle davacının ticari itibarının zedelendiği kabul edilerek, davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle bu konudaki talebin de reddedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL durşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.