Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4816 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13567 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İZMİR 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2012/40-2013/254Taraflar arasında görülen davada İzmir 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/07/2013 tarih ve 2012/40-2013/254 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin ayakkabı imalatçısı olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen malların davalı şirket ile kargo yollu müşterilerine gönderdiğini, toplam 12 koli malın yerlerine ulaşmadığını, kaybolan kargo bedellerinin 11.214,72 TL'nin teslim tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline, ticari itibarlarının zedelenmesi sebebiyle 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini, deprem nedeniyle Van Posta İşletme Merkezi Müdürlüğü'nce gönderilere geliş kaydı yapılamadığını, 26/11/2011 tarihinde kabul edilen gönderinin gönderi yerine ulaştığını, diğer gönderilerin kaybolmasında herhangi bir kusurlarının olmadığını, zarar ve hasarın mücbir sebep söz konusu olduğunu, davacı ile yapılan sözleşmeye göre indirim uygulandığını ancak davacının belirtilen kotaya ulaşmadığını, kusurları ile kaybolma halinde imzalanan sözleşmenin 50.maddesine göre ödeyecek oldukları tazminatın hesaplanması gerektiğini, sorumluluklarının bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, manevi tazminat talebinin buna delil teşkil ettiğini, sözleşmenin yine 49.maddesindeki şartların oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; bir kısım kargoların yerine ulaşmadığı, gerek Posta Kanunu'nda gerekse sözleşmede yer alan mücbir sebeplerin söz konusu olmadığı, davacının gerek maddi kayıpları yanında gerekse üçüncü şahıs müşterilerine karşı sözünü yerine getirememe yönünden mahcubiyetleri oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 11.214,72 TL maddi, 5.000,00 TL manevi olmak üzere Toplam 16.214,72 TL'nin Noter ihbar tebliğ tarihi olan 29/12/2011 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankası'nın kısa vadeli avanslara uyguladığı değişken oranlardaki faiz oranları ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve 6762 sayılı TTK'nın 764. maddesi delaletiyle uygulanması gereken Posta Kanunu'nun 50/3 maddesine göre kaybolan koliler için postaya gönderilen yerdeki gerçek değerine hükmedilmiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Davacı, madddi tazminat talebini de içeren dava dilekçesinde maddi tazminat için cinsini belirtmeksizin faiz isteminde de bulunmuş olup, faiz talebinde faizin cinsi belirtilmediğinden bahisle yasal faize hükmedilmesi gerektiği halde kararda T.C. Merkez Bankası'nın kısa vadeli avanslara uyguladığı değişken oranlardaki faize hükmedilmiş olması doğru olmamış davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.3- Davacı dava dilekçesinde manevi tazminat isteminde de bulunmuş ve mahkemece 5000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı mülga Borçlar Kanununun 49. maddesinde gösterilen koşulların somut olayda oluştuğundan söz edilemez. Her sözleşmeye aykırılık tek başına manevi tazminatı gerektirmez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için aynı zamanda kişilik haklarına yönelik bir saldırının da mevcudiyeti gerekir. Somut olayda, sadece dava konusu kolilerin kaybı nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği sonucuna varılamaz. Bu itibarla davacının manevi tazminat isteminin reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiş kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Kabule göre de davacının manevi tazminat talebi yönünden faiz talebi olmadığı halde hükmolunan manevi tazminata avans faizi yürütülmesi de doğru olmamış, bu nedenle de kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.