MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/03/2013NUMARASI : 2012/44-2013/125Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/03/2013 tarih ve 2012/44-2013/125 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin, davalı şirkete 2007-2010 yılları arasında servis hizmeti verdiğini, davalının 29/11/2010 tarihli 3.588,97 TL tutarlı ve 30/09/2010 tarihli 2.271,50 TL tutarlı iki adet fatura bedelini ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine takip başlatıldığını, ancak davalı vekilinin itirazı ile takibin durdurulduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline ve davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 01/10/2010 tarihli araç çalışma sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme çerçevesinde müvekkilinin şirkete bağlı olarak servis hizmeti verdiğini, ancak sözleşmenin 11/11/2010 tarihinde sona erdiğini, sözleşmenin “Sözleşme Süresi ve Feshi” başlıklı 5. maddesinin 3. fıkrasının “sözleşmenin devamı süresince veya sözleşmenin hitamından itibaren 4 aylık süre zarfında tedarikçi, taşıma işini yaptığı firmada kendi namına veya bir başka taşımacı firma namına ise başlayamaz ve işi kabul edemez. Durumun tespit edilmesi halinde tedarikçi sözleşme süresince almış olduğu 3 aylık hak edişi kadar cezai şartla sorumludur” hükmünü içerdiğini, davacının sözleşme hükmünü ihlal etmesi nedeniyle davalı tarafından 31/01/2011 tarihli faturanın davacıya gönderildiğini, davacının davalıdan herhangi bir alacağının kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı tarafça fatura bedellerinin davacıya ödendiğinin kendi lehine delil teşkil eden ticari defterlere işlendiğinin tespit edildiği, davacının yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle; ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir..Davacı, iki adet faturada gösterilen bedelin davalı tarafından ödenmediğini ileri sürerek, bu faturalara dayalı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptalini talep etmiş; mahkemece, davalı defterlerindeki ödeme kaydı kabul edilip davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak davacı vekilinin karşı tarafa yemin teklifinde bulunulmayacağı ifadesine istinaden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı, dava konusu fatura bedellerinin ödendiğini savunduğuna, davacı taraf da delil olarak sırf davalı defterlerine dayanmadığına ve ödeme savunmasını ispat yükü davalı tarafa ait olduğuna göre; davalının tek taraflı olarak lehine tuttuğu defter kaydına göre, kaydın dayanağı belgeler bulunmadığı halde davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir. Bu suretle; davalının tüm savunmaları, ispat yükünün davalıda olduğu da nazara alınarak araştırılıp neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.