Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 471 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7878 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ(KADIKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ)TARİHİ : 23/02/2012NUMARASI : 2011/442-2012/193Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret (Kadıköy 4. Asliye Ticaret) Mahkemesi’nce verilen 23.02.2012 tarih ve 2011/442-2012/193 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.01.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı asil E. C. S. ve vekili Av. H.. T.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin diş hekimi olduğunu ve davalının temsile yetkili olduğu şirketin ortağı bulunduğunu, müvekkilinin şirkette diş hekimi olarak çalıştığını, ancak çalışmasının karşılığını alamaması nedeniyle işten ayrılmaya karar verdiğini, davalı ile müvekkilinin hesaplaştıklarını ve müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun ortaya çıktığını, bu nedenle davalının 07.12.2009 tarihli, 12.000 TL bedelli bir çeki ciro ederek müvekkiline verdiğini, bu arada müvekkilinin işe başlarken davalıya verdiği bononun da iadesini istediği, bunun üzerine davalının söz konusu bonoyu yırttığını, daha sonra davalının yırttığı bonoyu yapıştırarak müvekkili aleyhine takibe koyduğunu, oysa müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun olmadığını, ayrıca bononun yırtılmış olmasının ödendiğine karine teşkil ettiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra tehdidi altında yapılan ödemenin istirdadına, davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının bir yandan borçlu olmadığını ileri sürerken diğer yandan senedin yırtılmış olmasının ödendiğine karine teşkil ettiğini belirttiğini, bononun bankada yırtıldığını, bono bedelinin davacı tarafça ödenmediğini savunarak, davanın reddini ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının takibe konu senedin yırtılmış olmasının ödendiği anlamına geldiği ve davalıya borçlu olmadığı iddiası ile işbu davayı açtığı, bonoda imzanın yer aldığı bölümün yırtılmasının kambiyo senedi niteliğini yitirme sonucunu doğuracağı, ancak somut olayda bu nitelikte bir yırtılmanın olmadığı, takibe konu bononun tahsil için tevdi edildiği bankada yırtıldığının sabit bulunduğu, itfa sonucu bononun yırtıldığına ilişkin iddianın kanıtlanamadığı, alacağın karz akdinden kaynaklandığı ve davacının bedelsizlik iddiasını da usulünce yazılı delille ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, %40 oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Dava, icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve icra tehdidi altında ödenen kısmın istirdadı istemine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı taraf, dava dışı şirkete ortak olurken şirket müdürü olan davalıya bir bono verdiğini, daha sonra şirket ortaklığından ayrılmaya karar verdiğini ve davalı ile alacak ve borç durumunu görüştüklerini, kendisinin alacaklı olduğunun anlaşılması üzerine davalının 07.12.2009 tarihli 12.000 TL bedelli bir çeki kendisine verdiğini, işe başlarken davalıya verdiği bonoyu da davalının yırttığını, ancak daha sonra bu bonoyu yapıştırarak takibe konu ettiğini ileri sürmüş, davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece ise yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de davalının yalnızca işbu dava ile ilgili olmadığını savunduğu, fakat kendisi tarafından verilmediği yönünde beyanda bulunmadığı 07.12.2009 keşide tarihli, 12.000 TL bedelli çek mevcut bulunmaktadır. Davaya konu 30.000 TL bedelli bononun vade tarihi ise 03.03.2009'dur. Bir kimsenin, alacaklı olduğu kişiye çek vermesi hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığından mahkemece bu hususun dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.