Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4679 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14166 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ALAŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2012NUMARASI : 2010/126-2012/118Taraflar arasında görülen davada Alaşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/05/2012 tarih ve 2010/126-2012/118 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11/03/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av.N.. Ş. M.. ile davalı vekili Av.B.. F.. K..Ç.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı, Alaşehir İlçesi'nin çeşitli köylerinde bulunan yedi ayrı üzüm bağı tarlasının dolu, kalite kaybı ve don zararına karşı davalı tarafından sigortalandığını, don rizikosunun gerçekleşip zararının meydana geldiğini, ödeme yapılmadığını ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak, 185.775,00 TL'nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkiline husumet düşmediğini, TARSİM A.Ş'ye dava açılmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin acente sıfatının bulunduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, poliçelerin, Devlet destekli şekilde yani TARSİM A.Ş'ye bağlı akdedilmediği, Sigortası Genel Şartları uyarınca, dolu, kalite kaybı ve donma rizikolarının teminata dahil edildiği, sigortalı yerde don hadisesinin meydana geldiği, davacı zararının doğduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 185.775,00 TL'nin dava tarihinden itibaren ticari işlerdeki temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.Davacıya ait yedi ayrı üzüm bağı niteliğindeki taşınmazların davalı tarafından sigorta örtüsüne alındığı, poliçelerin "Bitkisel Ürün Sigorta Poliçesi" olarak adlandırıldığı, ayrıca dolu ve kalite kaybı ek teminatlarının verildiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf, sigortalı bağlarının don rizikosuna maruz kaldığını, davalının ihbara rağmen tazminat ödemediğini ileri sürmüş, davalı sigorta şirketi ise, poliçelerin TARSİM A.Ş. adına düzenlendiğini, kendisinin acente olarak hareket ettiğini, husumet düşmeyeceğini, esasen don rizikosunun teminat dışında olduğunu savunmuştur. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, hüküm yeterli araştırma ve incelemeye dayanmadığı gibi, temel alınan bilirkişi raporları da karar vermeye elverişli değildir. Zira, davacının elindeki poliçeler ile davalının sunduğu poliçeler içeriğindeki farklılıklar üzerinde durulmamış, taraflar arasında düzenlenen poliçelerin özel ve genel şartlarını içeren asılları veya örnekleri dosyaya içerine getirtilerek poliçelerin niteliği, anılan poliçelerin dolu sigorta poliçesi mi yoksa Devlet destekli tarım sigorta poliçesi mi olduğu hususu açıklığa kavuşturulmamış, 5363 sayılı Kanun kapsamında olup olmadıkları, davalıya husumet düşüp düşmeyeceği yeterince incelenmemiştir.Ayrıca, poliçe kapsamındaki don rizikosuna ilişkin olarak hükmün değerlendirilmesi, rizikonun teminat içinde sayılıp sayılmayacağı bakımından görüşüne başvurulan bilirkişi raporları ile zarar miktarına yönelik düzenlenen tespit raporu ile bu raporu düzenleyen bilirkişiden alınan ek rapor arasındaki açık çelişkiler giderilmemiş, yetersiz ve çelişkili raporlara itibar edilerek karar verilmesi yanlış olmuştur.Bu durum karşısında, davalı vekilinin husumet ve esasa yönelik savunmaları üzerinde durulup, uyuşmazlığa konu poliçelerin genel ve özel şartlarını içeren asılları veya onaylı örnekleri dosyaya getirtilip, aralarında üniversitelerin ziraat fakültelerinden üzüm bağı bitkisi alanında uzman akademisyen ile sigorta alanında uzmanın bulunduğu bilirkişi kurulu oluşturulup, taraflar arasında düzenlenen sigorta sözleşmesinin hukuki niteliği, anılan poliçelerin 5363 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığı, davalıya husumet düşüp düşmeyeceği, davalıya husumet yöneltilmesinin mümkün olması halinde, özel ve genel şartlar değerlendirilerek davacı bağlarında meydana gelen don rizikosunun teminat içinde sayılıp sayılmayacağı, teminat kapsamında kalması halinde davacının talep edebileceği tazminat miktarının ne kadar olacağı yönlerinde dosya kapsamına uygun ve denetime açık rapor alınması ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.