MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/10/2013NUMARASI : 2012/457-2013/713Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/10/2013 tarih ve 2012/457-2013/713 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, Almanya Stutgart Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 31.03.2006 tarih ve 12 O 599/05 numaralı kararın kesinleştiğini ileri sürerek, bu kararın tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştirDavalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, tenfiz davasının 03.06.2009 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının kesinleşmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, davalı vekili tarafından sunulan protokol ve ibraname başlıklı tarihsiz belgede, davacı Ş.. D..'ın LG Nürnberg- Fürth 8 O 9262/05 ve LG Stutgart 12 O 599/05 ( Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/457 Esas) sayılı dosyalarına konu edilen yabancı mahkeme ilamlarında ve masraf tespit kararında belirtili olan asıl alacak tazminat mahkeme masrafı, harç, faiz, avukatlık ücreti, yargılama gideri dahil her türlü alacaklarına karşılık toplam 20.000 Euro'nun kendisine ödendiği ve karşılığında davacı alacaklı Ş.. D..'ın hamiline yazılı hisse senetlerini .. Turizm ve İnş. Şirketine devir ve teslim ettiği, davacının kendisi ile olan ortaklık ilişkisi dahil tüm ilişkilerden doğan başkaca hiçbir hak ve alacağının kalmadığı, anılan davalardan dolayı alacaklının fazlaya dair tüm hak ve alacaklarından gayri kabili rücu olarak feragat ettiği yazılı olup belge aslının da mahkemeye ibraz edildiği, mahkemece de ibranamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının kendisine sorulması hususunda Almanya adli makamlarının istinabe edilmesine karar verilerek talimat yazıldığı ancak talimatın sonucu beklenmeden karar tesis edildiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Bu durumda, ibranın borcu sona erdiren hallerden biri olduğu göz önünde bulundurularak dosyaya sunulan ibranameye ilişkin istinabenin sonucu beklenilmeden yazılı şekilde karar tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.2- Kabule göre de, mahkemece 29.05.2012 tarihli tebligat esas alınarak davanın reddine karar verilmiş ise de, dosyada, bozma ilamında belirtilen ve dava tarihinden öncesine dair 14.08.2007 tarihli tebligat evraklarının bulunduğu nazara alınmadan ve 14.08.2007 tarihli tebliğ evrakının tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının tebliğine ilişkin olup olmadığı kesin olarak belirlenmeden karar verilmiştir. Bu durumda istinabe suretiyle mahkemesinden dava konusu ilamın Lahey Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak Adalet Bakanlığı aracılığıyla tebliği tarihinin 14.08.2007 tarihi mi yoksa mahkemenin kabulündeki gibi 29.05.2012 tarihi mi olduğunun, bu tarihlerdeki tebligatların neye ilişkin olarak yapıldığının sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan hususlar araştırılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.