MAHKEMESİ : İSKİLİP ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/04/2013NUMARASI : 2013/67-2013/174Taraflar arasında görülen davada İskilip Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/04/2013 tarih ve 2013/67-2013/174 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi borçlu vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Karşı taraf/alacaklı vekilince, müvekkilinin müşterek borçlu müteselsil kefili olduğu ve karşı taraf/alacaklı bankadan kullanılan kredi borcu nedeniyle müvekkilinin menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine ilişkin verilen karara, kat ihtarının müvekkiline tebliğ edilmemesi nedeniyle borcun muaccel hale gelmemesi ve ihtiyati haciz kararına konu alacağın rehinle teminat altına alınmış oluşu nedeniyle itiraz edilmiştir. Karşı taraf/alacaklı vekili, talep dışı kredi borçlusu şirketin ticareti terk etmesi nedeniyle kredi hesabı kat edilerek 06.03.2013 tarihli kat ihtarının borçluların adreslerine gönderildiğini, kredi sözleşmesinin 36. maddesine göre ihtar çekilmeden ihtiyati haciz kararı alınabileceğini, alacağın rehin veya ipotekle teminat altına alınmasının sadece asıl borçlu yönünden geçerli olduğunu belirterek, talebin reddini savunmuştur.Mahkemece, talep, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinin 36. maddesi hükmü ile alacaklı bankaya muaccel olsun veya olmasın, alacağı için ihtiyati haciz kararı alabileceği ve buna borçlunun herhangi bir itiraz ileri süremeyeceğinin kararlaştırıldığı, müteselsil kefil itiraz edenin kefalet miktarıyla sınırlı olmak üzere sorumluluğunun bulunduğu, borcun muaccel hale gelmesi için kredi hesabının kat edilmesi yeterli olup ihtarnamenin borçlu veya kefile tebliğin zorunlu olmadığı, 818 sayılı BK’nın 487/1. maddesi hükmü uyarınca kefilin, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını üstlenmiş olması halinde alacaklının asıl borçluya müracaat ve rehinleri paraya çevirmeden evvel kefil aleyhine takip yapabileceği gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir.Kararı ihtiyati hacze itiraz eden/borçlu vekili temyiz etmiştir. Talep, ihtiyati hacze itiraz istemine ilişkindir.Müteselsil borçlu ve kefillere alacaklının takipte bulunabilmesinin koşulları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesi ile düzenlenmiş olup buna göre kefiller lehine getirilen hükümlerden, sözleşme ile önceden feragat etmenin imkanı bulunmamaktadır. Ayrıca, asıl borçluya çıkarılan kat ihtarının henüz ihtiyati haciz talep tarihinde ihtiyati hacze itiraz eden/borçluya tebliğ edilmediği de nazara alındığında mahkemece muteriz borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi doğru olmayıp bu yoldaki mümeyyiz borçlunun itirazlarının kabulüyle, ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati hacze itiraz eden/borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın ihtiyati hacze itiraz eden/borçlu yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.