MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2012/99-2013/55.Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18.04.2013 tarih ve 2012/99-2013/55 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin ABC Mobilya olarak bilinen markası ile sektöründe faal 300’ü aşkın bayisi ile saygın bir marka olduğunu, 2011/004324 nolu 34.1. ve 35.1. sayılı tasarım belgesiyle adına tescilli “Monalisa” adlı ürünün davalı tarafından izinsiz üretilip, teşhir edildiğini, bunun yapılan tespit ile sabit bulunduğunu, davalının tecavüzü nedeniyle müvekkilinin müşteri kitlesinin daraldığını, davalının Manisa’da ticari faaliyeti ile müvekkilinin kazanç ve itibar kaybına yol açtığını ve davalının markanın şöhretinden haksız yararlandığını ileri sürerek şimdilik 1.000 TL maddi ve 6.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının davacının tasarımına tecavüz ettiği, davalı da ürünlerin sadece "satıcısı olduğunu" belirterek yorum yollu ikrarda bulunduğu, davalının basiretli bir tacir olarak ticaretini yaptığı ürünlerin bir başkasının tasarım hakkını ihlal edip etmediğini değerlendirmesi, araştırması gerektiği halde, bundan zuhul ettiği, buna göre, davalının satışa sunduğu, internet ortamında tanıttığı ürünlerin (19/02/2013 tarihli raporda görselleri bulunan) 2011/00324-34,1 ve 2011/00324-35,1 sayılı davacı tasarım tescillerinin belirgin benzerleri oldukları, dolayısıyla davalının bu ürünler bakımından tasarım tescili ile korunan davacı haklarını ihlal ettiği, davacının satışlarındaki olası eksilmenin ihlal süresi dikkate alınarak 2.129,23 TL olarak gerçekleştiği, dava konusu tazminatın belirsiz alacak niteliğinde bulunduğu, bu bakımdan, yargılama sonunda netleştirilen bu miktara karar vermek gerektiği gerekçesiyle davalının davacıya ait tescilli “Monalisa” tasarımının belirgin benzerinin satmak ve satışa arz etmek eylemlerinin endüstriyel tasarıma tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, bu eylemlerin durdurulmasına ve önlenmesine, haksız rekabet oluşturan katalog ve sair tanıtım gereçleri ile ihlal ürünlerin toplanıp imhasına, belirsiz alacak olarak talep edilmiş olan 2.129,23 TL yoksun kalınan kârın ve 6.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyen ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, kararın ilanına karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) nolu bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Ancak, davacı 554 sayılı KHK'nın 52/c bendi uyarınca lisans bedeli üzerinden belirlenecek maddi tazminatın davalıdan tahsili için 1.000 TL'lik kısmi dava açmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporu itibariyle davanın belirsiz alacak davası olduğundan bahisle raporda belirlenen 2.129,23 TL'nin tahsiline karar verilmiş ise de, dava dilekçesindeki açıklama itibariyle dava HMK'nın 107. maddesine dayalı belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp, HMK'nın 109. maddesine dayalı kısmi dava niteliğindedir. Kaldı ki, dava belirsiz alacak davası olarak nitelendirilse dahi dava edilen kısım ile bilirkişi raporunda belirtilen miktar arasında oluşan tazminat tutarı farkı bakımından harç alınmadan davaya devam olunarak hüküm kurulması da doğru olmamış, ıslah edilmeyen ve bu suretle talebi aşan şekilde verilen kararın bozulması gerekmiştir.3-Öte yandan somut olayda davalının tecavüzünün boyutu, olayın mahiyeti somut olayın özellikleri ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alınarak, hükmedilen manevi tazminat miktarı azaltılarak ve daha makul oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, olay tarihi itibariyle taraflar arasındaki menfaat dengesine uygun düşmeyen miktarda manevi tazminatın takdiri de doğru görülmemiş kararın bu nedenle de davalı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) nolu bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.