Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4363 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14396 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasında görülen davada İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/09/2011 tarih ve 2011/58-2011/16 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.03.2014 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı ile 15/03/1996 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesinin 16.02.2006 feshedildiğini, 24/05/1996 tarihli acentelik sözleşmesinin de 02.06.2005 tarihinde feshedildiğini, Beyoğlu 34. Noterliği’nin 15.04.2002 tarihli ihtarnamesi ile davalının müvekkiline olan borçlarını ödemesinin istendiğini, davalının acentelik sözleşmesinden doğan borçlarını ödememesi üzerine başlatılan icra takibine davalının yetki ve işlemiş faiz yönünden itiraz ettiğini, tarafların tacir olduğu da gözetildiğinde acentelik sözleşmesinin fesih tarihi olan 02.06.2005 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş avans faizi talep edebileceğini ileri sürerek, davalının yetki ve faiz yönünden yaptığı itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin merkezi Tarsus'ta olduğundan Tarsus icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, taraflar arasında vade farkı ve faiz ödeneceğine dair sözleşme ya da teamül bulunmadığını, hesaplanan birikmiş faizin fahiş olduğunu, inkar tazminatı talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının yetki itirazının 12/06/2007 tarihli heyet kararı ile "Taraflar arasındaki sözleşmenin 41.maddesinde İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun kabul edildiği” gerekçesiyle reddine karar verildiği, taraflar arasındaki acentelik sözleşmelerinin 32.ve 27. maddeleri hükmüne göre davacının ticari defterlerinin delil olarak kabul edildiği, davacının ticari defterlerinin incelenmesinde davalıdan takip tarihi itibariyle 30.554,53 TL alacağı bulunduğu, söz konusu asıl alacağa davalının itirazının olmadığı, davacının işlemiş faiz talebini acentelik sözleşmesinin “Acente, şirket alacaklarını, vadelerinde ödemediği takdirde esas alacakla birlikte hiç ihtar ve merasime gerek olmaksızın temerrüt tarihindeki T.C.M.B reeskont faiziyle ödemekle yükümlü olduğunu peşinen kabul eder" şeklindeki 31. maddesine dayandırdığı, taraflar arasında özel bir sözleşme şartı bulunduğu ve alacağın vadelerinden bahsedilebileceği için faiz talebinin kabul edilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulü ile davalının kısmi itirazının iptali ile 30.554,43 YTL asıl alacak, 9.689,53 YTL (02/06/2005 - 31/07/2006 tarihleri arasındaki avans faizi) olmak üzere toplam 40.243,96 YTL üzerinden asıl alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsiline, hükmolunan miktarın takdiren %40'ı olan 16.097,58 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı borçlu tarafından yetki bakımından takibin tamamına itiraz edilmiş olmasına, işbu davada yetkiye yapılan itirazın iptalinin de istenmesine göre takip konusu toplam alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Ancak, dava taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle bu sözleşme uyarınca ödenmeyen alacak ve birikmiş faizin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından başlatılan icra takibine karşı davalı borçlu vekilince birikmiş faiz ve yetki bakımından itiraz edilmiştir. İşbu davada ise davalı borçlunun alacağın tamamına yönelik yetki itirazının ve faize yönelik itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi talep edilmiştir. Davacı tarafça dava açılırken dava dilekçesinde harca esas değer olarak sadece itiraz edilen birikmiş faizin değeri olan 8.689,53TL gösterilip harç da bu meblağ üzerinden yatırılmıştır. Davacının işbu davada alacağın tamamını kapsayacak şekilde yetkiye yönelik itirazın iptalini istemesi nedeniyle ve tamamen durdurulan takibin devamını sağlamak amacıyla işbu dava açıldığına göre Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca harç ikmali yapılmadan davaya devam edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Ayrıca taraflar arasındaki acentelik sözleşmelerinin 27 ve 32. maddelerinde davacı sigorta şirketinin defter ve kayıtlarının delil teşkil edeceği yolunda bir delil anlaşması yapılmış ve kural olarak taraflar arasındaki acentelik ilişkisinin fesihle sona ermesinden sonra davacının alacak iddiasından kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde davacıya ait defter ve kayıtların esas alınacağı asıl ise de bu husus davalının yasal delillerini karşı delil olarak sunma olanağını ortadan kaldırdığı anlamına gelmemektedir. 15.04.2002 tarihinde çekilen ihtarnamenin takibe konulan borca ilişkin olup olmadığı bilirkişi raporu ve dosya içeriğinden tespit edilememektedir. Eğer 2002 yılında çekilen ihtar başka bir borcun ifasını temin için çekilmişse takibe konu alacak için temerrüt oluşturmayacaktır. Bu itibarla mahkemece, bu hususta ek bilirkişi raporu ya da yeni bir heyet raporu alınarak gerektiğinde tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştirSONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.