Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4210 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18199 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/05/2013NUMARASI : 2012/82-2013/170Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/05/2013 tarih ve 2012/82-2013/170 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Münüse tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı tarafından Üsküdar Kartal 4 İcra Müdürlüğü’nün 2009/3021 Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin dosya borcunun 2.997,00 TL'sini 03/11/2009 tarihinde ödediğini, ayrıca 14/09/2009 tarihinde M.. K.. adına 19.114,00 TL'lik çeki de davalıya ödediğini, ancak icra dosyasına dayanak olan mahkeme kararını temyiz ettiklerini, Yargıtay 9 Hukuk Dairesi’nin 2010/28779 sayılı kararı ile bozulduğunu, Üsküdar 1 İş Mahkemesi’nin bozmaya uyarak açılmamış sayılmasına dair karar verdiğini, bu kararı icra dosyasına sunduklarını ve davalıdan ödenen miktarların iadesini istediklerini; ancak icra müdürlüğü tarafından bu talebin kısmen kabul edilerek 2.997,00 TL için muhtıra çıkarıldığını, ancak geri kalan 9.573,23 TL için Üsküdar 6. İcra Müdürlüğü’ne 2011/23487 Esas sayılı dosya ile davalı adına takip başlattıklarını, davalıya ödeme emri çıkarıldığını ancak davalının itiraz ettiğini, itirazında ilamsız icra takibinin Kartal 4 İcra Müdürlüğü’nün 2009/3021 Esas sayılı takibinden yapılan tahsilattan istenebileceğini bildirdiğini ve bu beyanıyla müvekkilinin alacaklı olduğunu ikrar ettiğini, icra dosyasından davalıya 2.997,00 TL lik ödeme emri gönderilmesine rağmen her hangi bir ödeme yapmadığını, davalının kötü niyet ve haksız itirazla takibi durdurduğunu ileri sürerek ,icra takibine yapılan itirazın reddi ile 9.5732,23 TL alacağın 14/09/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Davalı asil; davacıya 13.000- 14.000 TL civarında borcu bulunduğunu ve bu borcu maaş hacziyle ödemeye devam ettiğini, ayrıca dava konusu yönetim kurulu başkanlığı ücret alacağına dair Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/322 Esas sayılı dosyasında da davanın kabulü kararı verildiğini, davacının bu kararı uyguladığında hesabın kapatılacağını, borcun mahsup edilmesini istediğini savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının raporda belirlendiği gibi davalıya 9.573,23 TL fazla ödemede bulunduğu, bunun faiz miktarının 1.507,78 TL olduğu , davanın bu nedenle sebepsiz zenginleşme kuralları dahilinde kabulü gerektiği gerekçesi ile itirazın iptaline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili, temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin mahkemenin görevine ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava; ilama dayalı alacağın icra dosyası dışında haricen ödenmesinden sonra, alacağın dayanağı olan ilamın ilgili Yargıtay Dairesi’nce bozulması nedeniyle ödenenin istirdatı talebine ilişkindir.Davacı, davalının Üsküdar 1. İş Mahkemesi’nin 2007/295 Esas sayılı dosyasında açtığı davada, davalı lehine hükmolunan fer’ileri hariç 9.000 TL yönetim kurulu başkanlığı ücreti alacağının haricen davalıya ödenmesinin ardından söz konusu ilamın bozulduğunu,bozma sonrası anılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu nedenle davalının sebepsiz olarak zenginleştiğini, davalı ise aynı alacağa ilişkin olarak Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/322 Esas sayılı dosyasında da dava açtığını ve aynı alacağın 9.000 TL olarak kendi lehine hükme bağlandığını,söz konusu kararın da kesinleştiğini ileri sürmektedirler.Davalı, bu alacağına konu ilamı takibe koyduğunu ve takibin devam ettiğini bildirerek, 30/04/2013 tarihli dilekçesi ile 16/04/2013 tarihli duruşmada bu alacağının davacının bu dosyadaki alacağından mahsubunu talep etmiş,davacı vekili takas mahsup def’inin süresinde olmadığını bildirerek itirazda bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece; davalının alacaklı olduğu ilam ile bu ilamın infaza konulup konulmadığı hususlarının davalıdan sorulup bundan sonra davalının takas mahsup def’i değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar vermek gerekirken bu savunma üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış,kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Bozma sebep ve şekline göre,davalı vekilinin 1 ve 2 numaralı bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin göreve ilişkin temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.