Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4187 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15010 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 43. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2013NUMARASI : 2011/324-2013/138Taraflar arasında görülen davada İstanbul 43. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05.06.2013 tarih ve 2011/324-2013/138 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili kurum sigortalısı A. T.'un 04.09.1999 tarihinde vefat etmesine rağmen, vefatından sonraki dönem olan 04.09.1999-01.11.2004 tarihleri arasındaki aylıklarının bankamatik ile çekilmeye devam edildiğini ve müvekkilinin toplam 10.185,67 TL zarara uğradığını, davalının taraflar arasında imzalanan 27.09.1984 tarihli protokolün 6. ve 7. maddeleri ile 15.12.2000 tarihli protokolün 4.7 ile 4.13. maddelerine aykırı hareket ettiğini ve müvekkili kurumu zarara uğrattığını ileri sürerek, 8.718,60 TL'nin her bir maaşın ödeme tarihinden itibaren işleyen ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yetki itirazı ve zamanaşımı def'inde bulunmuş, taraflar arasında yapılan protokol uyarınca müvekkilinin sadece para ödemede aracı kurum olup, davacı tarafın talimatı olmaksızın ödeme yapmadığını, davacının maaş ödemesi yaparken üzerine düşen gerekli araştırmayı yapmadığını, kusurun davacıda ve parayı çeken kişilerde olduğunu, müvekkilinin bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 27.09.1984 tarihli Protokolün B-6. maddesi ile 15.12.2000 tarihli Protokolün 4.7. maddesi ve 4.13. maddelerinde sigortalının hayatta olup olmadığına dair davalı bankaya inceleme ve araştırma yükümlülüğünün getirildiği, davalı bankanın ise bu yükümlülüğe aykırı hareket ettiği ve bu itibarla dava konusu zarardan sorumlu olduğu, dava dışı sigortalı Ahmet Torun'un ölümünden sonra 04.09.1999-01.11.2004 tarihleri arasında 10.185,67 TL'lik çekim gerçekleştirildiği ancak, davacı tarafın zamanaşımı süresini göz önünde bulundurarak 8.718,60 TL olarak talepte bulunduğu ve talebin hesap hareketleri ile doğrulandığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 8.718,60 TL'nin her bir maaşın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinden dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, davacı Kurum’dan emekli aylığı almaktayken ölen A.. T..'un ölümünden sonra da hesabına yatan paraların çekilmiş olması nedeniyle uğranılan zararın davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, ATM kartı ile yapılan ödemelerde tarafların kusurlu olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır. Davacı Kurum’dan emekli aylığı almakta iken 04.09.1999 tarihinde ölen A..T..'un ölümünden sonra da 01.11.2004 tarihine kadar hesabına yatırılan aylıkların çekildiği anlaşılmış olup, davacı haksız olarak çekilen miktarlardan dolayı akdedilen protokolle üstlendiği yükümlülüğü yerine getirmeyen davalı bankanın sorumlu olduğunu iddia ederek, uğradığı zararın davalı bankadan tazminini istemiştir. Taraflar arasında davacı Kurum’dan gelir ve aylık almakta olanlara banka şubeleri tarafından yapılacak ödemelerle ilgili olarak 27.09.1984 ve 15.12.2000 tarihli protokoller akdedilmiştir. Mahkemece, yukarıda da özetlendiği şekilde davalı bankanın ödemelerle ilgili olarak anılan protokollerde belirtilen hususlara riayet etmediği, bu nedenle oluşan Kurum zararından dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, taraflar arasında yapılan 27.09.1984 tarihli ilk protokolde her ne kadar ATM kartı kullanılarak ödeme yapılması hususunda bir düzenleme yer almamış ise de, anılan protokolün ödemeler başlıklı 6'ncı maddesi “ödemelerin, bizzat emekli sigortalının kendisine veya onu temsil eden kayyum veya vekiline, bankanın cari usulüne göre kimlik tespitinden sonra yapılacağı”, yine 7'nci maddesi “kayyum veya vekile yapılacak ödemelerde asıl hak sahibinin sağ olduğuna dair, yılda iki kez Mayıs ve Kasım aylarında muhtarlık ilmuhaberinin isteneceği” hükümlerini haiz olup, anılan açık hükümler karşısında davacı tarafından davalı bankanın ödeme şekline ilişkin olarak icazetinin bulunup bulunmadığı, bu ödeme türünü benimseyip benimsemediği, benimsemişse buna yönelik olarak kanıtların nelerden ibaret olduğunun mahkemece denetime elverişli bir şekilde tartışılmaması doğru görülmediği gibi davacının birinci protokol süresi içinde ATM kartı ile yapılan ödemelerden sonra emeklisi hesabına ödenmek üzere para yatırmasının davacı yönünden yalnızca müterafik kusur olarak değerlendirileceğinin dahi nazara alınmaması doğru bulunmamıştır. Öte yandan, taraflar arasındaki 15.12.2000 tarihli protokolün işleyişi başlıklı 4.13'ncü maddesinde “gelir ve aylık sahiplerine süresiz ATM kartı (Bank kart) verilmesinde Bankanın yetkili olduğu, ancak, Bankanın ATM kartı ile geçerliğini bir yılla sınırlandıracağı ve bir yıllık süre sonunda gelir ve aylık sahibinin bizzat bankaya gelmesi sağlanarak yaşadığının tespiti halinde Bank kart süresi bir yıl süre ile uzatılabileceği” açıkça öngörülmüş olup, davalı Banka tarafından anılan bu yükümlüğünün yerine getirildiği savunulmadığı gibi, esasen bu yükümlüğünün yerine getirilmediği hususu mahkemenin de kabulündedir. Yukarıda da belirtildiği üzere, sigortalı 04.09.1999 tarihinde ölmüş olmasına rağmen davacı Kurum tarafından 01.11.2004 tarihine kadar ölen sigortalının hesabına maaş gönderilmiş, sigortalının ölümüne ilişkin olarak davalı bankaya davacı tarafından herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır. Bu durumda mahkemece ölen sigortalının maaş hesabından haksız olarak ödemelerin yapıldığı davaya konu 04.09.1999-01.11.2004 tarihleri arasındaki dönemde davacı Kurum’un emekli aylığı alanlara ilişkin olarak kendi mevzuatı ve çalışma sistemi gereği belli dönemlerde yoklama yapma, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden bilgi alma yönünde bir sorumluluğunun olup olmadığının araştırılması, bu yönde bir sorumluluğunun bulunduğunun ve somut olayda bunun ihmal edildiğinin tespiti halinde davacının davalı ile akdettiği protokol hükümlerine dayanarak kendisinin mevzuattan ve çalışma sisteminden kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldıramayacağı da göz önüne alınarak, somut olayda mahkemece, zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilen alacak miktarı yönünden davacı kurumun müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti, var ise kusur oranlarının belirlenmesi ile buna göre davalının sorumluluğu hakkında bir karar verilmesi gerekirken davalının savunmasında bu hususu belirtmiş olmasına ve bilirkişi raporuna bu yönde yapmış olduğu itirazlara rağmen anılan hususlar üzerinde durulmayarak eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.