Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4179 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14008 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 08/05/2013NUMARASI : 2006/175-2013/119Taraflar arasında görülen davada Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/05/2013 tarih ve 2006/175-2013/119 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin taşıma işini yaptığını ve karşılığında 9 adet fatura düzenlendiğini, anılan faturaların tahsili amacıyla icra takibi yaptığını ancak, davalının itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, takibe konu faturalardan kaynaklı alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı A. A.Ş'den temin ettiği 9 tır ile taşınması gerekli yükleri davacıya devretmiş ise de davacının taşıdığı emtiayı kusurlu taşıması nedeniyle hasara uğrattığını, bu nedenle dava dışı gönderici firmanın hasarlı taşımalara ilişkin taşıma ücretlerini müvekkiline ödemediği gibi, davacı aleyhine dava da açtığını, davacının hasara uğrattığı emtilara ilişkin taşıma ücreti talebinin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini ve davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının taşıdığı yükteki hasar nedeniyle açılan dava sonucunda emtia sahibi A.. firmasına 2.379,34 Euro ödemek durumunda kaldığı, anılan davadaki davacı iddiasıyla, işbu davada davalının itirazına konu edilen araçların aynı araçlar olup, davacı taşıyıcının hasar bedelini emtia sahibine ödemekle, davalının takibe ve davaya karşı itiraz ile savunmasının dayanaksız kaldığı, zaten davalının hasardan dolayı da dava dışı mal sahibine herhangi bir tazminat ödemesinin söz konusu olmayıp, akidi olan davacıdan da hasar bedeli talep edemeyeceği, taşıma bedeline ilişkin faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu halde, hasarla ilgili herhangi bir kaydın yer almadığı, 8.000,00 Euro'luk ödeme kaydının bulunmasına karşılık, 31.12.2004 tarihi itibariyle borç bakiyesi sıfırlanmış ise de, herhangi bir ödeme belgesine dayanmadığı, dolayısıyla davalı firmanın defterlerinin kendi aleyhine delil olması nedeniyle, deftere kaydedilerek kabul edilmiş bulunan faturalı borç miktarının ödendiğine dair belge sunulamadığı için takibe konu edilen alacak miktarı kadar davacıya borçlu olduğunu kabul etmek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve davalının Mersin 7. İcra Müdürlüğü'nün 2006/283 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 13.500,00 Euro asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar yönünden devamına ve davacının icra inkar tazminatı talebinin de alacak likit olmadığından reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan navlun alacağının tahsili için alt taşıyıcı tarafından üst taşıcıya karşı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava konusu taşımanın uluslararası bir taşıma olduğu taraflar arasında ihtilaflı olmadığı gibi, esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Ülkemiz 30.10.1995 tarihinde CMR Konvansiyonu’nu kabul etmiş ve anılan Konvansiyon hükümleri bu tarihte yürürlüğe girmiştir. T.C. Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrası hükmünde “Usulüne uygun yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir.” düzenlemesi mevcuttur. Oysa, mahkemece taşımanın CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu hususu göz ardı edilerek mali müşavir bilirkişiden alınan rapora göre karar verilmiş olup, kararda CMR hükümleri uyarınca davalının sorumlu olup olmadığı da tartışılmamıştır. Bu itibarla, mahkemece konusunda uzman bilirkişilerden oluşan heyete dosyanın tevdi edilerek rapor alınması, davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tartışılıp değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, CMR hükümleri tartışılmaksızın, mali müşavir bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle, eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.