Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4177 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15828 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MALATYA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/05/2013NUMARASI : 2012/555-2013/197Taraflar arasında görülen davada Malatya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17/05/2013 tarih ve 2012/555-2013/197 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı, kayısı ağaçlarının davalı tarafından sigortalandığını, 2009 yılı Mart ve Nisan aylarında yaşanan don olayı nedeniyle bahçesinden ürün alamadığını, olaydan sonra davalı eksperlerinin iki kez incelemede bulunduğunu, olayın hemen akabinde başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde düzenlenen raporda bahçenin tamamının zarar gördüğünün belirtilmesine rağmen, daha sonraki bir tarihte yapılan inceleme ve düzenlenen raporda ise tam aksi yönde rapor düzenlendiğini ve birbiri ile çelişkili ve hatalı ekspertiz raporları nedeniyle davalı tarafından zararının karşılanmadığını ileri sürerek, 24.750 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının ağaçlarının 517957 no'lu poliçeyle sigortalandığını, 10.04.2009 tarihli hasar ihbarı nedeniyle düzenlenen geçici ve kesin ekspertiz raporlarında, davacının ağaçlarının ilk kez Mart ayında ağaçlar çiçeklenme dönemindeyken dona maruz kaldığı ve fizyolojik dökülme yaşandığının, bunun sonucu olarak ağaç başına verimin 60 kg'ye düştüğünün, Nisan ayında yaşanan don olayında ise ürünün %98 oranında hasara uğradığının tespit edildiğini, poliçe teminatının meyve dönemi itibariyle geçerli olduğunu, Mart ayında çiçeklenme evresinde meydana gelen hasarın teminat dışı olup, Mart ayında meydana gelen hasar zeyil edildikten sonra Nisan ayında oluşan hasar nedeniyle hesaplanan zararın davacıya ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kendisine ait olan kayısı ürünlerini davalı sigorta şirketine don olayına karşı sigorta ettirdiği, olay tarihinde kayısının don afetine maruz kaldığı gerekçesiyle, davalının davacıya yaptığı ödemenin de mahsubu ile davanın kısmen kabulüne ve 8.650,80 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, devlet destekli ürün sigortası poliçesine dayalı hasar tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olan bilirkişi raporuna göre don hasarı, çiçeklenme döneminin bittiği ve meyve tutumunun başladığı sırada meydana gelmiş olup, doğru olarak, riziko teminat içinde kabul edilerek yazılı şekilde tazminata hükmedilmiştir. Ancak, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazında riziko sonrası poliçelerin zeyil edildiğini, bu duruma bağlı olarak da sigortalıya prim iadesinin gerçekleştiğinin göz önünde bulundurularak sigortalının prim borcunun da hesabı ile prim borcu tutarının tazminat bedelinden düşülmesi gerektiğini savunmasına ve dilekçe ekinde zeyilnameleri ibraz etmesine rağmen gerekçeli kararda iade edilen primlerin tazminattan mahsup edilip edilmeyeceği hususunun hiç tartışılmaması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.3-Kabule göre de, davacı tarafın dava dilekçesinde faizin türünü belirtmeksizin hasar tazminatının faizi ile birlikte tahsilini talep edip, yargılama sırasında da reeskont faizi talep ettiklerini beyan etmesine rağmen, davalı vekilinin bu talebe karşı çıkmış olması nedeniyle mahkemece yasal faize hükmedilmesi gerekirken reeskont faizine hükmedilmesi de doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.