MAHKEMESİ : TUNCELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/01/2013NUMARASI : 2012/356-2013/16Taraflar arasında görülen davada Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/01/2013 tarih ve 2012/356-2013/16 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.. A. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortaklarından davalı C.. Ş..'ye ait 75 hisseyi 75.000,00 TL karşılığı 03/05/2012 tarihli hisse devir sözleşmesi ile devraldığını, davalının hisse devrini şirket pay defterine kaydettirmediğini, gerekli tescil işlemlerinin yapılmadığını ileri sürerek, davalı şirketteki 75 hissenin davacıya devredildiğinin tespiti ile tesciline, bu olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme nedeniyle haksız olarak ödenen 75.000,00 TL'nin devir tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı C.. Ş..'den tahsiline karar verilmiştir.Davalılar davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, ve tüm dosya kapsamına göre, davalı C.. Ş..'nin diğer davalı şirkette 154 adet hissesinin bulunduğu, hissesinin tamamını 24/08/2012 tarih ve 95 nolu yönetim kurulu kararı ile dava dışı M. Baki Menteş'e devredip pay defterine işlendiği, yine bu davalının 03/05/2012 tarihli noter devir sözleşmesi ile 75 hissesini davacıya devrettiği, karşılığında 75.000,00 TL'yi davacıdan nakden aldığı, pay devrinin gerçekleştiği tarihte 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlükte bulunmakta olup 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 2 maddesinin 1. fıkrasının a ve b bentleri gereğince davada 6762 sayılı Kanun'un uygulanması gerektiği, devir işleminin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi için şirketin pay defterine yazılması gerektiği, şirket ana sözleşmesinde pay devrinin sebep gösterilmeden yönetim kurulu tarafından reddedilebileceğinin düzenlendiği, dosya kapsamında davacının ya da davalının devir işleminin onaylanması için şirket yönetim kuruluna başvuruda bulunduğuna ilişkin herhangi bir yazılı belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının payın devrine ilişkin talebinin reddine, hisse devri bedelinin ödendiği gerekçesiyle de davacının devir bedelinin tahsiline ilişkin talebinin kabulü ile 75.000 TL'nin davalı C.. Ş..'den tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davacının davalı C.. Ş..'den devraldığı, diğer davalı şirketteki paylarının, davacıya devredildiğinin tespiti ve tesciline ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan noterden düzenlenen hisse devri sözleşmesinden, davalı C.. Ş..'nin diğer davalı şirketteki bir kısım payını, şirket henüz pay senedi çıkarmadığından, alacağın temliki hükümleri gereğince davacıya devrettiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında yapılan bu işlem, anonim şirket pay devirlerinde bölünme kaidesi gereğince, payın davacıya devri için yeterlidir. Zira taraflar arasındaki bu sözleşmenin herhangi bir nedenle geçersiz olduğu ileri sürülüp ispat edilmemiştir. Bu itibarla payların davacıya ait olduğunun tespiti yerine bedeline hükmedilmesi doğru olmamıştır.Diğer taraftan da davalı şirket, davacının ortaklığına, davalı C.. Ş..'nin davacıya devrettiği payları sonradan dava dışı kişiye devretmesi nedeniyle karşı çıktığına göre, mahkemece davacının ortaklığına davalı şirket yönünden bir engel bulunup bulunmadığı hususlarının da bu davada değerlendirilmek suretiyle giderilmesi gerekir. Daha önce, hisse devri konusunda, davalı şirkete başvurulmaması böyle bir davanın açılmasına engel değildir. Ancak, davalı C.. Ş.., davalı şirketteki bir kısım payını davacıya devrettikten sonra, dava dışı bir başka kişiye de aynı payı devretmiş olduğundan uyuşmazlığın, hisseleri devralan dava dışı kişinin de taraf olması suretiyle çözümlenmesi gerekir. Bu itibarla, mahkemece, davacıya, anılan kişiye dava açmak için mehil verilip, bu dava ile birleştirildikten sonra davacının davalı şirkete yönelik tescil talebinin değerlendirilmesi gerekirken, anılan hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.