Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4092 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13953 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/05/2012NUMARASI : 2011/563-2012/497Taraflar arasında görülen davada Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/05/2012 tarih ve 2011/563-2012/497 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili ve davalılardan A.. U.. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 25/02/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılardan A.. U.. vekili Av.S.. G.. B.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, davacılardan K.. ve M..'nın davalı H..ile dava dışı R.. Y.. birlikte işlettiği ....Restaurant'a ortak olmak üzere davalı H..ile anlaştıklarını, R.. Y..%63 hissesine karşılık 82.500 Euro'yu ödeyen davacıların restauranta ortak olduklarını, tarafların 2007 tarihinde davacı şirketi kurduklarını, davalı H..'ın 06/05/2011 tarihinde istifa ettiğini, hisselerini diğer ortaklara devrederek ortaklıktan ayrıldığını, davalı Hasan'ın şahsi borçları sebebiyle şirketteki hisselerine haciz konulduğunu, bunun üzerine davacılar K. ve Mu..ile davalı H.. arasında protokol yapıldığını, davalı Hasan'ın hissesinin devrinden doğan alacağına karşılık alacaklısı H.. G.., borçluları davacılar olan 07/05/2011 düzenleme tarihli, 27/06/2011 ödeme tarihli, 50.000 Euro miktarlı senedin davalı Hasan'a verildiğini, davalı Hasan'ın senedi diğer davalı Ahmet'e ciro ettiğini, davalı Ahmet tarafından davacılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalılar arasında yapılan ciro işleminin muvazaalı olduğunu, senedin hisse devri karşılığında verildiğini, fakat hisse devri gerçekleşmediği için senedin karşılıksız kaldığını ileri sürerek, takibe konulan senet sebebiyle davacıların borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar Ahmet vekili, davanın reddini savunmuş, tazminat isteminde bulunmuştur. Diğer davalı Hasan, takibe konu senedin teminat senedi olmadığına ilişkin yemin etmiştir.Mahkemece, dosya kapsamına göre, her iki tarafın itiraz etmediği sözleşmede ve senette takip konusu senedin teminat senedi olduğuna ilişkin açıklık olmadığı, takip konusu senedin bedelinin nakden alındığının yazılı olduğu, davalı Hasan'ın senedin teminat senedi olmadığını bildirdiği, yazılı belgenin aksinin davacı tarafça kesin delille ispat edilmesi gerektiği, davacı tarafça davalı Hasan'a senedin teminat senedi olduğu hususunda yemin teklif edildiği, davalı Hasan'ın senedin teminat senedi olmadığı hususunda usulüne uygun Yemin ettiği, sözleşme ve senetteki ödeme tarihine göre önceliklikle davacıların ödeme yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiği, taraflar arasında yapılan anlaşmanın feshedildiğine ilişkin delil bulunmadığı, davacıların kötü niyetli olmadıkları gerekçesiyle davanın ve davalı tarafın tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili ile davalılardan Ahmet vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, hisse devri nedeniyle verilen bonodan dolayı başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, ancak yazılı gerekçe ile mümeyyiz davalı yararına tazminata hükmedilmemiştir.Oysa, menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin,borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması (İİK.m.72,II) veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi (İİK m.72,III c.2) için ihtiyati tedbir kararı almış ve bu ihtiyati tedbir kararının uygulanmış-infaz edilmiş olması gerekir. (İİK m.72,IV c.2).Somut olayda, davacılar vekilince, dava dilekçesinde dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin tedbir yolu ile durdurulması talep edilmiş, 02.08.2011 tarihli karar ile mahkemece, icra kasasına giren paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir kararı verilmiş, bu kararın da infaz edildiği icra takip dosyası içeriğinden anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde mümeyyiz davalının tazminata hak kazandığı kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalılardan Ahmet yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılardan Ahmet vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz bu davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı A.. U..'a verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 04,05 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı A.. U..'a iadesine, 04/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.