MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada .... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/11/2013 tarih ve 2011/324-2013/855 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24/03/2015 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin içinde bulunduğu ... Grubu'nun 1990 yılından itibaren Almanya başta olmak üzere birçok ülkede garanti verilerek binlerce insandan mevduat toplandığını, müvekkilinin 07.08.2000 tarihinde 50.000.DM (25.564.59 Euro) karşılığı 43.551.83 TL karşılığında hisse senedi ile ortak olduğunu, parasını her istediği anda alabileceği garantisinin verildiğini, müvekkiline her hangi bir faiz ve para ödemesi yapılmadığını ileri sürerek, müvekkili tarafından yatırılan 25.564.59.Euro (50.000.DM) karşılığı 43.551.83 TL'nin talep tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taleple yapılan pay devir işleminin kanuna ve ortaklık ana sözleşmesine aykırılık teşkil etmediği, ortaklık defterlerinin ve genel kurul toplantılarının usulünce olduğu, davacının hileli davranışlarla aldatıldığını tespite elverişli somut deliller bulunmadığı, bu nedenle de davacının ortaklığın yetkili temsilcilerince yanıltıldığını veya yanlış yönlendirildiğini kabule olanak bulunmadığı, ortaklığın pay kazanımını benimseyerek karar gereğini yerine getirdiği, davacının pay senedi satın almak suretiyle davalı şirkete ortak olduğu, davalı ...'a husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davalı ... yönünden husumetten, davalı şirket yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadına ilişkin olup mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, Dairemiz bozma ilamında, “mahkemece, konusunda uzman bir bilirkişi kurulu oluşturulup, davalı şirketlerin yasal defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, davalı şirketlerin ortaklık durumunun gerçekten de ikincil kayıtlar tutulmak suretiyle takip edilip edilmediği, şirket ortaklığının gerçekten kazanılıp kazanılmadığı, davacının davalı şirketlere pay senedi satın almak suretiyle mi yoksa devir suretiyle mi ortak olduğu, yeni pay almak suretiyle ortaklık söz konusu ise davacıya verilen pay senetlerinin o tarih itibariyle nominal değerinin ne olduğu, şayet davacıdan nominal değer üzerinden bir bedel alınmış ise primli hisse senedi çıkarılması yolunda bir kararın bulunup bulunmadığı hususlarının tek tek tespit edilmesi, aksi sonuca varıldığında "çoğun içinde az da vardır kuralı" gereği varsa davacıdan fazla alınan bedelin iadesine (tahsiline) karar verilmesi ve açıklanan tüm bu hususların tereddütsüz şekilde ortaya konulmasından sonra davalıların hukuki durumlarının buna göre belirlenmesi gerektiği”ne işaret edilmiş olup bir kısım bozma gerekleri yerine getirilmekle birlikte mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, davacının ortak olduğu 2000 yılından bu yana tüm genel kurul ve toplantı tutanakları getirtilerek incelenmemiş, ayrıca, devir tarihi itibariyle davacının devren iktisap ettiği hisseleri devreden ... A.Ş.'nin devir tarihi itibariyle davalı ... Holding A.Ş. ortakları arasında bulunduğu ve devre konu paylara sahip olduğu bilirkişi raporunda bildirilmiş ise de; devir tarihi itibariyle davacının, delil olarak dayandığı Hisse Senedi Devir ve Kabul Sözleşmesine göre devraldığı hisselerin karşılığında ödediği bedele ilişkin olarak, hisseyi devreden ... A.Ş.'nin defterlerinde, devrettiği bu hisse senetlerinin satımı ile bedelinin tahsiline ilişkin kayıt bulunup bulunmadığı, bu hisse devrinin karşılığında davacıdan aldığı bedelin ticari defter ve kayıtlarında muhasebeleştirilip muhasebeleştirilmediği ve bu suretle davacıya devredilen payların ortak olduğu bildirilen davalı ... Holding A.Ş.'nin o tarih itibariyle kayıtlı sermayesi içinde temsil edilip edilmediği üzerinde durulmadığı, mahkemece, davalı şirket tarafından gönderilen belgelerle yetinilerek yapılan inceleme sonucu karar tesis edildiği, dosyanın mevcut haliyle bozmadan sonra alınan bilirkişi kurulu raporunun yeterince denetimine elverişli olmadığı anlaşılmıştır.Bu itibarla, davalı şirket tarafından gönderilen belgelerle yetinilmeyerek hisse devir tarihinden dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri ile diğer belgelerin ticaret sicil dosyasından tam olarak getirtilmesi suretiyle yukarıda anılan eksikliklerin ikmali ile bilirkişi kurulundan ek rapor veya yeni bir bilirkişi raporu alınarak, devir tarihi itibariyle davacının, delil olarak dayandığı Hisse Senedi Devir ve Kabul Sözleşmesine göre devraldığı hisselerin karşılığında ödediği bedele ilişkin olarak, hisseyi devreden ... A.Ş.'nin ticari defter ve kayıtlarında, devrettiği bu hisse senetlerinin satımı ile bedelinin tahsilinin muhasebeleştirilip muhasebeleştirilmediği ve bu suretle davacıya devredilen payların ortak olduğu bildirilen davalı ... Holding A.Ş.'nin o tarih itibariyle kayıtlı sermayesi içinde temsil edilip edilmediği tespit edilerek bu inceleme sonucunda davacının ortaklığının sahih olmadığı, pay defterindeki kaydın diğer kayıtlarla örtüşmediği anlaşıldığı taktirde bu aşamadan sonra davacının zararından davalıların haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunup bulunmadığı üzerinde durularak her bir davalının hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken bozma gerekleri yeterince tartışılmadan düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.Öte yandan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK'nın 336. maddesi uyarınca davalı ... hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan yazılı gerekçeyle reddi de doğru değildir. Zira, 6762 Sayılı TTK'nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, TTK'nın 321/son maddesinde de, temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından davalı ...'ın da davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı olarak gerek MK'nın 50. maddesi gerekse de TTK'nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği ve bu nedenle kendisine husumet yöneltilebileceği gözetilmeksizin bu davalı yönünden dahi pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.