Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4051 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18629 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 19/09/2013NUMARASI : 2013/12-2013/390Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19.09.2013 tarih ve 2013/12-2013/390 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 01.04.2008 tarihinde çalışmakta olduğu işyerinden çıkarak, evine gidebilmek için Pendik tren istasyonuna gittiğini, Pendik’ten Haydarpaşa istikametine gitmekte olan 00.30 saatli banliyo trenini kaçırdığını, hemen arkasından gelen Doğu Ekspresi'ne bindiğini, bindikten sonra kompartımandaki iki kişinin müvekkilini tartaklayarak ceplerini karıştırdığını, bu esnada iki kişinin daha geldiğini, davacının mücadele ederken olanca gücü ile bağırıp yardım istediğini, buna rağmen hiçbir tren görevlisinin karşılık vermediğini, bu arada dört kişiden birinin hareket halindeki trenin kapılarını açtığını, diğer üç kişinin de telefonunu alarak davacıyı trenle peron arasına attığını, müvekkilinin çığlıkları sonucu polis ve ambulans gelerek kendisini Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdüğünü, çeşitli ameliyatlar geçirdiğini, psikolojik bunalıma girdiğini, tren personelinin TCDD İşletmesi Tesisler Personelinin Görev, Yetki ve Sorumluluklarına dair 1601 sayılı Genel Emre aykırı davrandıklarını ve gerekli tedbirleri almadıklarını, tren ile peron arasında uluslararası standartlara uymayan, bir yolcunun içine düşebileceği açıklık olduğunu, tren kapılarının güvenli bir şekilde kapatılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000.00 TL maddi, 75.000.00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 14/08/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 120.199,77 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı vekili, olayın meydana gelmesinde müvekkili kurumun bir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; olayın meydana gelmesinde davalı kurumun %20, davacının ise %80 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle, 43.256.73 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 01.04.2008 tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline; manevi tazminat konusunda ise, davacının sosyal ve mali durumu, maluliyet oranı, kusur durumları göz önüne alınarak, davacının çektiği ve çekeceği elem ve ızdırabın biraz olsun dindirilmesine matuf değerlendirme yapıldığı gerekçesiyle, takdiren 21.500.00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren değişen ve değişecek olan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Kazanın meydana gelmesinde tren işletmecisi davalının %20 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının kendi iddiasına göre bindiği trende etrafını saran tanımadığı kimselerle münakaşa ve kavgaya girişmesi üzerine bağırıp yardım isteme çağrılarına, trendeki görevliler tarafından duyulmaması nedeniyle kimsenin yardımına gelmemiş olduğu iddiasının gerçek olduğu hususunun mantıki ve kabul edilebilir olduğu kanaatine varıldığı yönünde görüş bildirilmiştir. Ancak, davacının söz konusu kimseler tarafından gasp edildikten sonra trenden atıldığı iddiası dosyadaki mevcut delillere göre kanıtlanamamıştır. Davalı yolcunun hareket halindeki trenden düştüğü kabul edildiğinde, taşıyıcı davalının, teknolojik gelişmelere uygun tren işletmesi yapmaması, hareket halindeki trenin vagon kapılarının açılmasını engelleyici tedbirleri almama konusunda kusurlu olduğu bir gerçektir. Esasen, Dairemizin istikrar kazanmış kararlarıyla da davalının açıklanan yönlerde işletme kusurunun varlığı kabul edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda ise bu hususta değerlendirme yapılmamıştır. Bu sebeple, taşıyıcının hareket halindeki trenin kapısının açılmasını engelleyici tedbirleri almama konusunda kusur oranı araştırılarak, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde varsayıma dayalı bir değerlendirme ile kusur tespiti yapılan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.