Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4049 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18042 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/03/2013NUMARASI : 2013/157-2013/57Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/03/2013 tarih ve 2013/157-2013/57 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkiline ciro yoluyla geçmiş bulunan 20.000,00 TL bedelli keşidecisi ve borçlusu davalı olan bononun vadesinde ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla İstanbul 11. İcra Müdürlüğü'nün 2005/3263 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı tarafından imzaya itiraz edildiğini ve ardından yine davalı tarafından icra hukuk mahkemesinde senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığının tespiti yönünde dava açıldığını ve davanın kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu kere davalının müvekkili aleyhine Kartal 2. İcra Müdürlüğü'nün 2007/3759 Esas sayılı dosyası ile toplam 53.907,80 TL için ilamsız takip yapıldığını, bu takipte davalı T.. Ç..'un borcun sebebini yukarıda ifade edilen İstanbul 11. İcra Müdürlüğü'nün 2005/3263 Esas sayılı dosyasına yatırılan bedel olarak belirttiğini, ancak ilgili icra dosyasına aslında davalı tarafından hiçbir ödemenin yapılmadığını ve bu sebeple takibe müvekkili tarafından itiraz edildiğini, bunun üzerine davalının müvekkili aleyhine Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/112 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptalini talep ettiğini, mahkemenin neticeten davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verdiğini, aslında davalı tarafından hiçbir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, dava konusu senetteki imzanın davalıya aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, benimsenen Adli Tıp Kurumu raporu ve tüm dosya kapsamına göre; Adli Tıp Kurumu raporunun inceleme yönünden son değerlendirme merci olduğu, icra hukuk mahkemesinde verilen kararın mahkeme yönünden kesin karar niteliğinde bulunmadığı, Kartal 1 Asliye Hukuk Mahkemesi kararı yönünden ise kararın gerekçesinde sulh ve ibra sözleşmelerine göre davalı Cem'in alacağı tahsil ettiğinden davanın kabulüne karar verildiği, imza incelemesine dayanak teşkil ederek hüküm kurulmadığı ve Adli Tıp Kurumu raporu da dikkate alınarak davacının açtığı davanın kabulü ile 26.5.2004 tanzim tarihli 15.7.2004 ödeme tarihli 20.000,00 TL bedelli senetteki imzanın T.. Ç..'un eli ürünü olduğunun tespitine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, bonodaki imzanın borçluya aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Tespit davasının konusunun hukuki ilişki olması ve davacının tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunması ise dava şartıdır. Açılan bir tespit davasında hukuki yararın olup olmadığı, davanın her aşamasında re’sen gözetilir. Tarafların bu konuda bir itirazlarının bulunmaması, hatta buna rıza göstermeleri halinde bile bu şart bulunmadıkça tespit davası dinlenmez. Somut olayda eda davası açılabileceğinden davacının tespit davası açmada hukuki yararı yokturBu durum karşısında mahkemece esas hakkında incelemeye girişilmeden, davanın usulden ve dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.