MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.05.2015 tarih ve 2013/15-2015/291 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, ..., .... ve davacı tarafından imza altına alınan 12/04/2012 tarihli ... ortaklar kuruluşu protokolünün 2. maddesi gereğince şirket ortaklarının şirket aracılığıyla ... ili ..., ..., ..., ... ilçesi sınırları içerisinde bulunan tüm merkez köy, mahalle veya mezralarda hazır beton pazarlamak üzere ortak olduklarını, yine protokolün 11. maddesinde ortaklardan veya ortakların 1. derecede yakınları tarafından münferit olarak ... dışında ortaklığın beton satacağı yerlerde herhangi bir beton satışının yapılamayacağının ve yine protokolün 16. maddesinde işbu protokol hükümlerine aykırı hareket veya ortaklığın bozulmasına sebep olan ortağın 750.000,00 TL'yi diğer ortaklara vereceği hususunun hükme bağlandığını; ancak davalı şirketçe dava dışı ... 'nin ... ne, ... adlı şahsın ... ilçesi .... köyündeki inşaatına ve daha pek çok yere hazır beton satılarak protokol şartlarının ihlal edildiğini, defalarca kez uyarılmasına rağmen bu durumundan vazgeçmediğini, ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/3348 sayılı dosyasından davalı Şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı Şirketin bu takibe itiraz ederek durdurduğunu beyanla davacı Şirketin ... İcra Müdürlüğü'nün 2012/3348 sayılı dosyasına yaptığı icra itirazın iptali ile haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20'den az olmamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, bu protokolün hukuki bir mahiyetinin olmadığını çünkü taraflardan her birinin 700.000,00 TL senet imzalamalarının ve bu senetlerin yediemine verilmesinin gerektiğini ancak kimse tarafından bu şartın gerçekleştirilmediğini, dava dilekçesinde belirtilen usulsüz satışlara ilişkin olarak her ne kadar 12/04/2012 tarihli protokol gösterilmiş ise de bunun hukuki açıdan geçersiz olduğunu bununla birlikte davacının daha pek çok satış yapıldığına ilişkin iddiası olmasına rağmen bu iddiasını ispatlayamadığını, üstelik yapılan satışlardan diğer ortakların bilgisi ve onayı olduğundan itiraz da etmediklerini, davacı Şirketin pek çok kişiye agrega sattığını ve bu satışlara gerekçe olarak da ortaklığı fesh ettiğine ilişkin ... Noterliği'nin 27/09/2012 tarihli ihtarnamesini göstermekte ise de ortaklığın bu şekilde fesh edilemeyeceğinin gayet açık olduğunu, davacının hem kuruluş protokolünü ihlal ettiğini hem de kendisinin de satış yaptığını ama bir taraftan da tekrar ortak gibi davranarak bilgi ve belge istediğini, böylece dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı hareket ettiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, her ne kadar davacı tarafın iddia ettiği gibi davalı tarafça ortaklık dışı şirkete satışlar gerçekleşmiş ve protokole aykırılık gerçekleşmiş olsa da davacı tarafça da ortaklığın şirketlerinden ... 'ye satış yapılmış ve satışlara ilişkin faturalar dosyaya girmiş olduğundan davacı tarafın bahsettiği protokole kendisi de aykırı davrandığı, protokolde tarafların birbirine bono teslim edeceği yazılı olmasına rağmen davacı tarafça ilamsız takip başlatılmış dolayısıyla taraflar arasında illetten mücerret hale getirilmek istenen cezai şartın infaz edilmediği, davacı taraf kendi satışlarının fesih ihbarından sonra olduğu iddiasında ise de satışlardan bir kısmının ihbardan önce olduğu, ayrıca davacı taraf fesih iradesini davalı tarafa tebliğ ile açıkladığı ise de limited şirketlerde fesih için özel şartlar gerekli olduğu, fesih ihbarının feshin hukuki sonuçlarını doğurmak için yeterli olmadığı, dava tarihinde 6762 sayılı TTK yürürlükte olduğu ve kanunda taraflara fesih yetkisi tanınmadığı, yeni TTK'da bile haklı nedenle feshin mahkemeden istenebileceği, davacı tarafın fesih ihbarı ile ortaklığı sona erdirdiği inancıyla hareket etmesi basiretli bir tacir gibi davranmadığının göstergesi olduğu, ortaklık hala geçerli ve varlığını korumaya devam ettiği, ortakların da hak ve yükümlülükleri devam ettiği, davacı tarafın dava dışı şirketlere yaptığı satışlar davalı tarafça da dile getirilmekte bir nev'i takas-mahsup iddiasında bulunulduğu, davacı tarafın davalı taraftan cezai şart alacağı var kabul edilse bile aynı cezai şartı davalıya ödeme yükümlülüğü de bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 11.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.