Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3964 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18904 - Esas Yıl 2014





ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/06/2014 tarih ve 2010/595-2014/307 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili asıl davada; davalının müvekkil şirketin %5 hisseli ortağı olduğunu, davalının oğlu olan ....'nun da geri kalan şirket hisselerinin sahibi bulunduğunu, müvekkil şirketin ait Muğla merkezde Milli Piyango Şans Oyunları bayisi işlettiğini, 2008-2009 yılları arasında farklı dönemlerde elde edilen bayi gelirlerinden toplam 28.284,10 TL'nin davalı tarafından Muğla ... Bankası'nda bulunan şirket hesabından davalıya ait Muğla İş Bankası Şubesi'ndeki hesaba usulsüz olarak aktarıldığını, aktarılan paranın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi nedeniyle icra takibinin durduğunu ileri sürerek ... İcra Müdürlüğü'nün 2010/3522 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada; davalının şirkete 25.370,00 TL tutarında mal satmış gibi göstererek fatura düzenlediğini, bu suretle müvekkil şirketten kendi nam ve hesabına mal çıkışı yaptığını, şirketin muhasebe kayıtlarında söz konusu faturanın yer aldığını, ancak fatura borcunun davalı tarafından ödenmediğini, faturadan kaynaklı alacak nedeniyle davalı aleyhine başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek davalının ... İcra Müdürlüğü'nün 2010/3521 esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve alacağın %40'ından aşağı olamamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, asıl davaya ilişkin cevaplarında, davacı şirket müdürü olan oğlunun başka bir kadınla gayri meşru ilişki yaşadığının ortaya çıkması sonrasında aile içi tartışmalardan dolayı oğlunun 2008 yılı Ağustos ayı ile 2009 yılı Şubat ayı içerisinde şirketi ve Muğla'yı terk ettiğini, kendisinin bu nedenle şirket işlerini devraldığını, oğlu tarafından yapılan borçları ödediğini, bu sırada oğlunun eşi ve çocuklarının bakım ve iaşesini de sağladığını, şirketin oğlunun döneminde kötü idare edildiğini, zaman zaman gerek şirket, gerek oğlunun ailesi için para ödemek zorunda kaldığını, kendisinin de şirketten alacaklı olduğunu, davacının iddialarını destekler şekilde belge sunmadığını, yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle şirketin fesih ve tasfiyesine dair dava açtığını savunmuş birleşen davaya ilişkin ise; şirketin Akyaka Şubesi'ne alınan malların bedelinin tarafından ödendiğini, muhasebe tekniği uyarınca ödenen paranın şirket defterlerine ortaklara borçlar hanesine müvekkili yararına alacak olarak yazılmasının gerektiğini, davacı tarafından faturanın nasıl muhasebeleştirildiği konusunda bilgi sahibi olmadığını faturanın usulüne uygun olduğunu savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davcının davalarını ispat için ticari defterlere dayandığı, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapılmamış olması nedeniyle usulüne uygun tutulmadığı, ancak alınan bilirkişi raporları uyarınca davacının davalarını ispata yarar mahiyette ticari defter ve belgelerinde kayıt bulunmadığı, davasını ispat için davacı tarafından yemin deliline de başvurulmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Asıl ve birleşen dava; davalı aleyhine yapılan icra takiplerine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle her iki davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece her iki dava yönünden yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli nitelikte değildir. Davacı vekili asıl davada; davalının ... Bankası Muğla Şubesi'nde yer alan şirket hesabından ... Bankası Muğla Şubesi'nde yer alan kendi hesabına 28.284,10 TL tutarındaki parayı usulsüz biçimde aktardığını ileri sürerek bu paranın tahsiline yönelik yapılan icra takibine itirazın iptalini istem..., birleşen davada ise şirket kayıtlarında davalının şirketten 25.370,00 TL tutarında mal satın almış olduğunun görünmesine karşın satın alınan malların bedelinin şirkete ödenmemesi nedeniyle bu bedelin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptalini istemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin defter ve belgelerinde asıl davada talep edilen meblağa ilişkin kayda rastlanılmadığı, birleşen davada dava konusu yapılan satış faturası kaydının 10.02.2009 tarih ve 6 nolu yevmiye maddesinde yer aldığı ve nakit olarak ödendiği, davalı adına cari işlem kaydı yapılmadığı, ancak 01.10.2009 tarihli 3 nolu yevmiye maddesinde kasa hesabından davalı adına virman işlemiyle muhasebe kaydı yapıldığı belirtilmiştir. Bununla birlikte, asıl dava yönünden ilgili banka şubelerinde yer alan davacı şirket ve davalıya ait hesaplarda bilirkişi incelemesi yapılarak iddia edilen usulsüz havale işleminin bulunup bulunmadığı araştırılmadığı gibi, mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacı şirket ile davalı arasında gerçek bir mal alışverişinin bulunup bulunmadığı, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıt altına alınan ve birleşen davaya konu edilen işlemin usulüne uygun olup olmadığı, dava konusu yapılan bedelinin davalı tarafından ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne suretle ödendiği hususları davalının bu davaya yönelik savunmaları da değerlendirilmek suretiyle irdelenmemiştir. O halde, tarafların banka hesapları ve yasal defterleri üzerinde yukarıda açıklanan hususlara ilişkin oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle işin esasına yönelik bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve yazılı gerekçeyle her iki davanın reddi cihetine gidilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davanın davacısı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl ve birleşen davanın davacısı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.