Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3871 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7759 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : ........ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 27/05/2013NUMARASI : 2011/47-2013/161Taraflar arasında görülen davada......... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/05/2013 tarih ve 2011/47-2013/161 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı müflis A.. B.. İflas idaresi vekili ile davalı Z.. T.. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05/04/2016 günü temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması talebinde bulunan davalı Z.. T.. vekilinin duruşma (mürafaa) isteminden vazgeçerek incelemenin dosya üzerinde yapılmasını talep etmesi üzerine duruşma yapılmasına yer olmadığına karar verildikten sonra, dosya üzerinde yapılan incelemede Tetkik Hakimi ..........tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili tarafından 09.06.2005 tarihli karar ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi devir alınan ..........A.Ş'nin yasal olarak tutulması gereken bir çok defter ve kayıtlarına ulaşılamadığını, vergi dairesi ve kamu bankalarına çok miktarda borçlarının bulunduğunu, 17.09.2003 tarihinden önceki genel kurul toplantılarının hiç yapılmadığını, eski denetim ve yönetim kurulu üyeleri olan davalıların şirket kaynaklarını, şirket ortaklarından ..........'e ve onun kontrolündeki şirketlere teminatsız olarak aktardığını, bu surette oluşan toplam 4.502.332,86 TL şirket alacağının halen tahsil edilmediğini ileri sürerek, şimdilik 7.000 TL'nin zararın meydana geldiği tarihten itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, 13.03.2008 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını 4.502.332,86 TL'ye yükseltmiştir.Davalılardan A.. B.. ve .......... savunmada bulunmamış, diğer davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı A.. B..'in iflas ettiği ve davanın kayıt kabul davasına dönüştüğü, ikinci alacaklılar toplantısında söz konusu alacağın ihtilaflı alacak olarak masaya kaydına karar verildiği, davalıların davacı şirketin zararına sebebiyet verdikleri, özenli bir yönetici gibi hareket etmedikleri, davalılardan ........'in diğer şirketlerine davacı şirketin kaynaklarını teminat almaksızın aktardıkları, toplam zararın 4.502.332,86 TL olduğu gerekçesiyle davalı müflis A.. B.. yönünden tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere davanın kabulü ile 4.502.332,36 TL'nin 15/06/2005 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile iflas işlemlerinin yürütüldüğü 2008/1 E. sayılı dosyasında müflis A.. B.. iflas masasına davacı alacağı olarak kayıt ve kabulüne, diğer davalılar M.. K.., .........., B.. Ö.., Z.. T.. ve D.. Ş.. yönünden davanın kabulü ile tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere anılan meblağın 15/06/2005 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile bu davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı Müflis A.. B.. İflas İdaresi vekili ile davalı Z.. T.. vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı Z.. T.. vekili ile davalı Müflis A.. B.. İflas İdaresi vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2- Ancak dava, davalı eski yöneticiler ve denetçi tarafından davacı şirketin zarara uğratıldığı iddiasına dayalı sorumluluk davasıdır.Somut olayda, davacı vekilince davalıların yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları süre içinde davacı şirketin zarara uğratıldığı iddia edilmiş, mümeyyiz davalı Z.. T.. vekili ise müvekkilinin davacı şirketin ortağı veya çalışanı olmadığını, denetim kurulunda görevlendirildiğinden haberinin bulunmadığını, denetime ilişkin her hangi bir rapor hazırlamadığını, davacı şirketten hiçbir ücret veya benzeri bir para almadığını, dolayısı ile müvekkilinin iddia edilen zarardan hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur.Denetçi veya denetim kurulu üyelerinin dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 347. maddesi hükmünde, şirket genel kurulu tarafından en fazla 3 yıllığına seçileceği ve anılan maddenin son bendine göre de denetçinin aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi veya memuru olamayacağı düzenlenmiştir. Bunda amaç denetçinin şirketten bağımsız olarak hareket etmesini sağlamaktır. Denetçi ile şirket arasındaki ilişkinin niteliğinin ne olduğu konusunda kanunda her hangi bir açıklama olmadığı gibi doktrinde de bu hususta görüş birliği yoktur. Ancak doktrinde çoğunluk görüşü şirket ile denetçi arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesine benzer özel bir sözleşme olduğu yönündedir (Şirketler Hukuku, Prof. Dr. Sami Karahan 1. Baskı, s: 456 vd.).Denetçinin görevleri 6762 sayılı TTK'nın 343 ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, genel olarak denetçi, şirketin mali tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyetlerini inceleyip rapor hazırlamak ve gördüğü usulsüzlükleri genel kurula sunmakla görevlidir. Yaptığı görevin niteliği itibariyle şirket ve şirket yönetiminden bağımsız olarak çalışması gereken denetçinin genel kurul tarafından seçilmesi bir icap olup, denetçinin de bunu kabul etmesi halinde, şirket ile denetçi arasında bir akdi ilişki kurulmuş olur. Bu kabul açık veya zımni (denetim raporu hazırlanmak, buna ilişkin şirket kayıtları üzerinde inceleme yapmak gibi) olabilir. Denetim kurulu üyeliğini kabul eden denetçinin kanun veya anasözleşme ile yüklendiği görevlerini hiç veya gereği gibi yerine getirmemesinden dolayı şirketin zarara uğraması halinde sorumluluğu da anılan Yasa'nın 359. maddesinde düzenlenmiştir.Somut olaya gelindiğinde mahkemece, mümeyyiz davalı Z.. T.. vekilinin, müvekkilinin denetçi seçildiğinden haberinin bulunmadığına ve bu görevi kabule ilişkin her hangi bir işlem yapmadığına yönelik savunması doğrultusunda bir araştırma yapılmadan, doğrudan mümeyyiz davalının sorumluluğuna hükmedilmiştir.Oysa mahkemece, mümeyyiz davalı ...........'ın denetçilik görevini kabul edip etmediğinin, bu göreve ilişkin her hangi bir işlem yapıp yapmadığının, buna yönelik şirketten bir ücret alıp almadığının araştırılarak, mümeyyiz davalının gerçekten şirket denetçisi olup olmadığının belirlenmesi suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususa ilişkin her hangi bir araştırma yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı Z.. T.. yararına bozulması gerekmiştir.3- Davalı Müflis A.. B.. İflas İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İİK'nın 195. maddesi uyarınca iflasın açılması, müflisin tüm borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur. Yine İİK'nın 196. maddesine göre, iflasın açılması ile birlikte iflas masasına giren alacaklarda faiz işlemeye devam eder. Ancak bu maddeye göre alacaklılara tahakkuk edecek faiz ödemeleri, 195. maddeye göre hesaplanan ana paralar ödendikten sonra bakiyesi üzerinden yapılır. Diğer bir deyişle iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Asıl alacağa faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmesiyle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.Bu durum karşısında mahkemece, davalı Müflis A.. B.. yönünden iflas tarihi itibariyle asıl alacak ve fer'ilerinin hesaplatılıp bu miktarın kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.4- Yine kayıt kabul davaları, alacağın iflas masasına kaydı istemine ilişkin olup, belirli bir miktarın ödenmesine yönelik bulunmadığından, bu tür davalarda vekalet ücreti ve harcın maktu olarak belirlenmesi gerekir (Harçlar Kanunu Genel Tebliği'nin B/II. maddesi, Yargıtay 23. HD. 28.02.2012 gün ve 2012/495 E.-1481 K.).Somut olayda da mahkemece maktu harç ve vekalet ücretinin tahsiline karar verilmesi gerekirken, vekalet ücreti ve harcın dava değeri üzerinden nispi olarak hesaplanıp tahsiline karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle de davalı Müflis A.. B.. İflas İdaresi yararına bozulması gerekmişSONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı Z.. T.. vekili ile davalı Müflis A.. B.. İflas İdaresi vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı Z.. T.. vekilinin, (3) ve (4) no'lu bentlerde açıklanan nedenlerle de davalı Müflis A.. B.. İflas İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 07/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.